Değişim ve alışkanlıklar

Ferhat Ünlükal
6 min readFeb 16, 2022

--

Beynimiz mükemmel şekilde çalışan bir bilgisayar. Öğrenme süreci sizi yeni ağlar ve yeni yollar ile tanıştırıyor. Uygulamadığınız ve kullanmadığınız yollar ise unutuluyor.

Beyin alışkanlıklarımıza göre bize bir yol haritası çıkartıyor. Bu yol haritasının içerisinde de mutlu ve kaliteli bir hayat yaşamak istiyoruz.

Bizi mutsuz eden ve mutluluğu sabote eden alışkanlıklarımızı da hayatımızdan çıkartmayı, onları unutmayı her zaman yapamıyoruz. Bu davranışlar bizi sabote ediyor.

Süreç içerisinde bu alışkanlıklar kullanılarak, başkaların çıkarlarına veya başkalarında kendi alışkanlıklarını değiştirmemesine hizmet ediyor. İşaret ederek, kendini rahatlatmak çok gözlenen bir alışkanlık.

Alışkanlıkları değiştirmek ve beyni ona göre tekrardan programlamak kolay bir süreç değildir. Yaşanılan boşluklar, alışkanlıklarınızı geri çağırmanızı sağlarlar ve bu alışkanlıklardan vazgeçemezsiniz. Sigarayı bırakmaya çalışan birisinin, kendini kötü hissettiğinde bir efkar sigarası yakıp, alışkanlığına geri dönmesi buna örnek verilebilir.

Rejime girip, arada çikolata kaçamağı yapmanızda alışkanlıklarınızın sizi yönlendirdiği bir durumdur. Temelinde beynindeki o sıkı sıkıya bağlı zihin haritasının unutmaması ve alışkanlıkları devam ettirmesidir. Öfkelenmemiz, tutumlarımız, alışkanlıklarımızın bu snaplerin bildiği yoldan haberleşmesi sebebiyledir. Başka bir snap zinciri oluşturulması için, korku ve endişelerden kurtulmak için unutmak gerekir bu da kolay değildir. Tetikleyicisi ortam değişiklikleridir. Hafta sonu yapmış olduğunuz telkinin, pazartesi günü ortadan kalkıyorsa, yine alışkanlıklar kaynaklıdır. Organizasyonlarda da iklim ve kültür oluşturmak için, unutmak, yeni snapler oluşturmak ve yeni deneyimler ile şekillendirmek gerekir. Buna yeni ismiyle, müşteri veya çalışan deneyimi diyoruz.

Alışkanlıkları değiştirebilmek ve değişimin motoru haline dönüştürebilmek, müşterileri ve çalışanlarının deneyimini değiştirerek, onların snaplerini daha farklı bir yoldan bağlama ile mümkündür. Değişim liderliğinin başarısının anahtarlarından bir tanesi de, bu süreci çalıştırmaktan geçer. Eğer bu süreç öfke, nefres, dinlememe, kabul görmeme, stres ile geçiyor ise, o zaman değişim için liderlerin yapması gereken çok konu olur. Herkesin alışkanlıkları ve snapleri birbirinden farklı çalıştığı içinde kötülükte beslenebilir, iyilikte. İnsanların ve takımların kendini sabote etme yöntemlerinden birisi de, birbirlerine yaptıkları küçük ama yıkıcı oyunlardır.

Kendi kendilerini sabote etme, kendi heeflerini ve başarılarını baltalaman bir davranış kalıbıdır.

Hedeflere bağlı kalmamak, başarısız olacağınızdan emin olacağınız kadar yüksek hedefler belirlemek, uygun planlama yapmamak veya problem çözmemek bir dizi davranış alışkanlığını içerir.

Yüksek hedefler, olumsuz duygu ve düşük öz yeterlilikten oluşan bir geri bildirim döngüsü çalıştırarak, sizi hedeflerinizden uzaklaştırır. O hedeflerin nasıl yapılması ile ilgili bir planlamanız yok ise de, dikte ediliyor ise, bu konuda dinlenmediğinizi hissediyorsanız, bu döngüyü sürekli olarak çevirmenizi sağlar. Bu kişilerin ve takımların başarısız olmasını sağlar. Kişiye yönelik veya takıma yönelik sabotaj girişimi olabilir. Liderlerin bu noktada, o hedeflerin nasıl yapılacağını planlaması, takımların bu konudaki engelleri ve sorunlarını dinlemesi ve onlara çözüm yolları araması, o takımları psikolojik güven ortamına sokacaktır. Psikolojik güven iklimi, kişinin kabul edilmesi duygusunu, insanların birbirlerini duymasını, takımların aynı hedef ve vizyona yönelmesini, ortak oluşturdukları deneyimler ve öğrenme ile yeni snapler yaratılmasını tetikler.

İnsanın kendini o öfke, hırs halinden kurtarması her zaman mümkün değildir. İnsanlar kendileri tarafından bilinçsiz sabote edilebiliyor olabilir. Veya çok bilinçli olarak sabote ettirilmesi için zemin ve iklim hazırlanıyor olabilir. Böl, parçala ve yönet planlamasında, psikolojik güven ortamını ortadan kaldırıp, insanların duygularını dinlemeyip, ezdiğinizde, ortak deneyimler yaratmadığınızda, artık o davranış seti alışkanlık haline dönüşecektir ve takımlar bu durumda sizinle uzun süre çalışmak istemeyeceklerdir. İnsanların korkuları, endişeleri ve alışkanlıkları onların yönetilmesinin anahtarı olur. Buna korku yönetimi diyoruz. Takımların bu korku yönetiminden sevgi yönetimine geçişi, onların snaplerinin tekrardan bağlanması, unutmaları, psikolojik güven ortamının yaratılması, hatalarından öğrenmesi, hata yapmasının güzel bir şey olduğunu öğrenmesi, hataları ile var olmayı bilmesi, suçlamanın ortadan kaldırılması ile mümkündür.

Belirlenen hedefe aykırı davranılmasının arkasında, takımların psikolojik güven ortamı vardır. Alışkanlıkların değişmesi için iklim ve kültür çok kıymetlidir. Liderlerin eskiden kalma alışkanlıklarını unutmaları bu anlammda kritiktir. Yeni deneyimleri takımlara yaşatarak, o deneyimlerin iyileşmesini sağlayabilir. Takımın eskiden getirdiği snaplerini de çözmek yine liderin takımı dinleyerek onların yollarına ışık tutması ile oluşabilecek bir davranıştır. Hikaye anlatıcılığı bu anlamda rahatlatıcı ve yön gösterici bir alışkanlık olabilir.

Kendi kendimizi çoğu zaman yanıltır ve sabote ederiz. Bir plana bağlanmamak, yapabileceğimiz bir başarıdan geri çekilmek, alt mesajlar ile havayı toksit hale dönüştürmek, vücut dili ile kabul etmediği mesajını vermek, olan bitene uyum sağlamak hepsi de kendini sabote etme davranışlarıdır.

Fazla uyumlu olmakta, kendinizi sabote etme davranışıdır. Bazen nezaket kuralları düşünülerek, bazen de dışlanma korkusundan dolayı kendi inandıklarını insanlar söylemez. Bazen söylenecek bir ortam yoktur. Politika ikliminin içerisinde hakim ise, bu durum kişileri pasif, kabullenici ve sessiz hale dönüştürür.

Politik iklim geliştiğinde, politika yapanlar, bu ortamda daha rahat olabilir ancak gelecekte oluşması gereken kültür ve iklim içinde o alışkanlıkların değişmesi gerekir. Kısa dönemde sürdürülebilir gözüken bir durum, uzun dönemde alışkanlıkların politik ortam ile şekillenmesine sebep olacaktır. Bu da psikolojik güven ortamının yaratılmamasına, yeni deneyimlerin oluşmamasına ve yeni snaplerin kurulmamasına sebep olur ki, bunun sonu da bir değişimi yönetememek ve o noktada takılmak olarak tezahür edecektir.

Pasif ve kaba olmak arasındaki yol, iddialı olabilmektir.

Girişimci olmak, gerektiğinden kendi istekleri, ihtiyaçları ve değerleri için itiraz etmeyi bilmeniz gerekir. Açık, saygılı ve dürüst bir şekilde, ne istediğinizi ve ne istemediğinizi söyleyip, hayır diyebilmelisiniz. Hayır denilmeyen ortamlarda, odak kaybı daha hızlıdır. Hayırı siz kabul etmiyor olabilirsiniz o zaman ortam politikleşir. Sürekli politik alışkanlıklar ile beslenen bir topluluğun, politikleşmesi, ayakta kalmak için politikacılarının artması, hiyerarşik olması ve yöneticilerin sayısının üssel olarak artması olağan bir durumdur.

Öz saygı ve öz güven ancak girişimcilik ile olur. Şartlarınız ne olursa olsun, aksiyonlarınız, değerleriniz ile tutarlı olsun ki, pusulanızı ve yönünüzü kaybetmeyin.

Sessizlik ruhun kanseridir. Kendinizi sabote etmeyi bırakın ve ayağa kalkın. Her savaşı kazanamayabilirsiniz, asıl olan kendinimizi kaybetmemizdir.

Stresinizi yönetmekte kendinizi sabote etmenin başka şeklidir. Stres yönetilemez, onun ile barışmanız gerekir. Stres bir sonuçtıır. Sonuçları yönetemezsiniz. Süreci değiştirmeden, sonuçların değişmesini beklemek boşa çabadır. Süreci değiştirmek, bakış açısını değiştirmek, kendiniz için yapabileceğiniz en iyi davranıştır. Sonuçları yönetmeye çalışırsanız, süreci yönetemezsiniz. Stresten uzak durmak için, duyguyu değil, stresin asıl nedenlerini düzeltmeniz gerekir. Uzaktan yapacağınız iyi bir analiz sizi rahatlatır.

Stres seviyenizi, meditasyon yaparak, daha derin nefes egzersizleri yaparak, olumlama ile kısa vadede düşürebilirsiniz.

Ancak hayır demiyorsanız, üzerinize altından kalkamayacağınız kadar proje ve iş yükü üstlenmişseniz, kronik stresi yönetmeniz zorlaşacaktır.

Bu durumda, iş yapış şekilleri ve süreç ile ilgili bir yanlış yaptığınızı kabullenmeniz gerekir.

Endüstri mühendisliğinde öğretilen bir şeydir. Sonuçlar yerine süreçleri yönetmek. Stresi yönetmeyi çalışmak yerine, strese neden olan etmenleri ortadan kaldırın.

Pireyi deve yapıyorsanız da kendinizi sabote ediyorsunuz. Endişe, çözülemeyen veya gerçekten sorun olmayan bir sorunu çözmeye çalışarak elde edilir. Kontrol yanılsamasına yol açar. Bu konuyu çözmek zorunda mıyım sorusunu kendinize sorun. Bu duyguya düşmek gerçekten çok kolaydır.

Diğer insanların sizinle ilgili ne söylediğine ve düşündüğüne bakmayın. Dedikodu ortamı insanı endişeye daha çok sürükler. Gelecekte kötü şeyler olacağı için endişelenmeyin, süreç bunu yaratıyorsa olacaktır. Kendinizi bunun için üzmeyin, kasvetli bir duygumuna da girmeyin.

Herşeyi kontrol etmeyi çalışmayın. İşler iyi veya kötü gidebilir. Bazen bu konuda yapabileceğiniz birşey olmayabilir.

Rakipler fiyat düşürebilir, satışlarınız düşebilir, projelerde beklenmeyen durumlar oluşabilir ve projeniz başarısız olabilir. Bazı insanlar senden hoşlanmıyor olabilir. Başarısız olabilirsiniz.

Bunlar için endişelenmek, gerçeği inkardan başka bir şey değildir. Herşey sizin istediğiniz gibi olmayacak. Kontrol etme huyunuzdan vazgeçin. Bu sizi çok yoracak zihinsel bir alışkanlıktır.

Kontrolünüzde olan, etki alanınızda olan konulara odaklanın. Diğer konular için endişelenmeyin.

Hayat süprizler ile dolu, herşey başınıza gelebilir. Kabullenmeyi öğrenin ve endişeleri bir kenara bırakın.

İnsanlar kendi kendine acımasız ve yargılayıcıdır. İç sesiniz, kendinizi sabote ediyor olabilir.

Kendinize aşırı sert olmak, daha motive edici olduğu, disiplini arttırıldığına inanırız. Ancak bu durum daha depresif, endişeli, umutsuzluk dışında bir şey getirmez.

Düşüncelerini değiştirmek, yaşamını değiştirmek anlamına gelir. Kendi kendimizin mimarıyız. Kendi düşüncelerimiz, hatalarımız ve öğrendiklerimiz üzerine yükseliriz. Basamak kendi düşüncelerimiz, hatalarımız, öğrendiklerimiz ve yazdıklarımız. Bu yazıların temeli de bu.

Nasıl düşündüğünüzü tanımlar ve anlarsanız, problemin tanımını yapmış olursunuz. Mücadele alanının, düşünce kalıbının arkasında ana sebeplere bakarsanız, onu iyileştirebilirsiniz.

Mevcuta devam etmek size ne kazandırıyor ne kaybettiriyor? Seçimler hayatınızı belirler. Orta ve uzun vadeli düşünmeyi deneyin.

Değerlerinizi netleştirmek ve hedeflerinizin değerleriniz ile uyumlu olması sizi tutarlı eylemlere götürecektir.

En çok kendimize zarar veriyoruz. Davranışlarınızın sorumluluğunu alın ve kendinizi sabote etmeyi bırakın. Yaşam fırsatlar ile dolu.

--

--

Ferhat Ünlükal
Ferhat Ünlükal

Written by Ferhat Ünlükal

Fintek sektöründe deneyime sahip bir liderdir. İş dünyasında girişimcilik ve değer yaratma üzerine, bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır​.

No responses yet