Dinleme

Ferhat Ünlükal
6 min readSep 8, 2022

Kendi içine yolculukta, kendinden gelen içgörülerin derinliği önemlidir. 40 yaşından sonra, kendine yolculuk insanın hayatında bir seçenektir.

Kendine doğru yolculukta, kalbinden ve beyinde yarattıkların senin pusulan olur.

İç huzura ulaşabildiğinde, önüne yeni bir yol açılır. Cevaplar bazen meditasyonda bazen de uykudadır.

Yatmadan önce beyni buna göre hazırlarsan, kalktığında cevaplarını bulacaksın.

Yatmadan önce, sorularını yaz ve kalktığında tekrar oku ve aklına gelenleri yazmaya başla. Bu Medium yazıları da böyle çıktı.

Erken saatlerde kelimeleri, zihniniz dikte etmez. Kollektif bilinçten, evrenden gelen ilham size onları yazdırır.

Çünkü cevaplar, dürtülerden, kalpten ve özünden gelir. Bu nedenle sabah uyandığınızda, entellektüel faaliyetlerde bulunun.

Uyandığınızda farkındalığınız, hala uykuda ve daha derin bilincinize, kollektif bilince bağlıdır.

Yaratıcılığınızı, evrenin bilgeliğini yazılı olarak aktif hale getirirsiniz.

Düşünceleriniz sınırların ötesindedir ve sınırlar kalmamıştır. Kuşluk vaktidir.

Sadece düşüncelerin, sözlerin, klavyenin akmasına izin ver. Aklına gelenlerin hepsini yaz ve sonra onları izle.

Kolleftif evrensel bilinç ile insan alanındaki neler yapabileceğinin en güzel örneğidir. İşte bu işine açılan kapıdır. İçsel yaratıcılığına açılan kapının tam eşiğindesindir.

Kişiler arasındaki dialoglarda bu kapıların açılmasını sağlar ancak burada aktif dinlemenin ne olduğunu öğrenirseniz, size başka bir dünyanın kapısını açar.

Dialog, insanlara yeni kapılar açması yanında, dinlemekten çok daha fazlasıdır. Scharmer dört farklı dinleme seviyesinden bahseder.

İlk seviye, karşımdakinin konuştuğunu duyuyorum. Onu algılıyorum. Ara sıra söylenenleri işliyorum ama bunlara başka bir anlam vermiyorum seviyesidir. Kişinin kendi görüş ve değerlendirmelerini teyit etmesini içerir. Duymak istediğin şeyleri duyarsan, ondan zevk alırsın. Duymak istemediklerinde ise, sıkılırsın, öfkelenirsin. Bu dinleme seviyesi yüzeyseldir. Açık bir iletişim şekli değildir. Kişilerarası ilişkiye katkıda bulunması şüphelidir. Daha çok, böyle bir ilişki, geçmişin dar bir alanında, yerleşik görüşler, değerlendirmeler ve alışkanlıklar içerisinde hareket etmeye yarar. Nezaket ve rutinlerden dolayı boş cümleler değiş tokuş edilir. Dürüstlük ve özgünlük önemsizdir. Keşif, yenilik ve yeni çözümler için toksit bir ortamdır. Bu seviye dinleme, dinleme değil, indirme olarak adlandırılır.

İkinci seviye dinlemede, duyduklarımı işlerimdir. Karşımdakinin bir konu hakkında aynı veya farklı görüşe sahip olduğunu fark edebilirim. Muhataplar açıktır. Cevap vermeden farklılıkları fark ederler. Bu bir gerçek dinlemedir.

Üçüncü Seviyede, karşıdakinin neden farklı bir şekilde değil de, bu şekilde konuştuğunu, düşündüğünü aktif olarak anlamaya ve onun görüşüne kendi bakış açısı ile dinlemeye çalışırsın. Empatik bir dinlemedir. Hem zihin hem kalp açıktır. Karşıdakini daha iyi anlamak için kendimi onun yerine koymaktır. Dünyayı başkalarının bakış açılarından da görüyorumdur. Bu da kendi bakış açımı yansıtmama yardımcı olur.

Dördüncü seviyede, daha da derin bir dinleme düzeyi üretken dinlemedir. Karşısındaki kişiyi yalnızca olgusal ve empatik dinleme ile kalmıyor, onlara alan açmalarına da izin verir.

Söylenenlere hemen tepki vermeden, söylenenleri şimdilik olduğu gibi bırakarak bunu başarabilirsin. Böylece, söylenenlere yankılanma şansı verebilirsin ve diğer kişiye konuşmaya devam etme şansı verirsin.

Aktif dinleme kadar, aktif sesszilikte, üretken dinlemeyi güçlendirir.

Aktif sessizlik, sadece sessizlik değildir. Aksine, sessizlik söylenenlerin yürütlüğe girmesine izin verir. Diğer kişiye devam etme veya sadece kendilerini sessizlikte ortaya çıkaran yeni fikirlerin, dürtülerin veya düşüncellerin gelmesine izin verir.

Bu tür dinleme yeni şeyler üretir ve buna üretken dinleme denir. Üretken dinlemenin şartı, sadece zihmini ve kalbin kadar, irademi de açmaktan geçer. Açık irade, bir dialogda aktif olarak kendi bakış açımı savunmaya çalışmamam anlamına gelir.

Açık fikirli bir dialoga, fikirler sadece fikirdir. Değiştirelebilir. Ateşli savunucusu değilsindir. Ancak karşı taraf ateşli savunuculuk yapıyor ve ona karşılık verdiğini düşünüyorsa, üretken dinleme maalesef başarılı olmaz. Dinleme ve anlamanın, sistem kuralında olduğu gibi, alıcı verici ve ortam vardır.

Kendimi duymaya, deneyimlemeye, yeni şeyler öğrenmeye açıyorum.

İster diğer kişiden, ister sonuçtan veya konuşmanın dinamiklerinden, üretken dinleme ile öğrenme, kendimden gelen içgörülerin derinliği arttırmayı içerir. İnsanın kendi içine yolculuğunu kolaylaştırır.

İnsanlar takım olmak, sosyalleşmek, birlikte güçbirliği yapmak ve tek başına ulaşamayacakları hedeflere ulaşmak için bir araya gelirler. Bu takımlar eşitlik, adalet çerçevesinde hareket eder, etik dışı hareket etmezlerse, bir arada çalışma kültürü yeşerir. Takımlar etik dışı, eşitlik yaratmadan, kültür oluşturmadıklarında o takımlar zehirlenir. Takımlar kendi katil farelerini yaratırlar.

İnsanlara değer önerisi sunmazsanız da, ortak hedeflere ulaşmanız imkansız hale dönüşür.

İnsanların WIII radyolarını dinleyin. Liderlerin görevidir unutmayın.

Diğer türlü, örgütsel sinizm yaratırsınız. Örgütsel sinizm, örgütlerin, etik dışı hareket ederek sadece kendilerine hizmet ettikleri inancı sonucunda örgütün değer ve eylemlerinin eleştirilmesi tutumudur.

Örgütsel sinizmin ortaya çıkardığı duyguların işgörenlerin yaratıcılığını azaltarak örgütsel gelişmeyi engelleyen bir faktör haline dönüşür. İklim ve kültürden etkilenen, kişisel tecrübelerle ilişkili olumsuz inanç, duygu ve davranışlar ortaya çıkartır.

Beklentide işgören harcadığı emek karşılığında elde edeceğini düşündüğü çıktıları verdiği değer ölçüsünde çaba sarf eder. Karşılıklı beklentiler örtüşmediğinde ise çatışma çıkar.

Bunlar bilişsel, duygusal, davranışsal olarak sonuçlar oluşturur. Bilişsel olarak, örgütün dürüstlükten ve ilkelerden yoksun olduğu inancını ifade eder. Bu durumda psikolojik güven ortamı oluşturulmamıştır. Çıkarları için hileye başvuranların sayısı yüksektir.

Duygusal olarak, örgüte karşı hissedilen olumsuz duygular gelişir. Saygısızlık, sıkıntı, utanç, öfke, kızgınlık, nefret etme gibi duygusal tepkiler oluşur.

Davranışsal olarak, örgüte yönelik olumsuz inanç ve duyguların sonucu ortaya çıkan gelecek karamsar tahminler yapma, şikayetçi olma, yakınma, diğerleriyle örgüt hakkında olumsuz düşünceleri paylaşma, anlamlı bakışmalar, küçümser gülümsemeler oluşur.

Örgütsel sinizm yaşayan bireylerde, duygusal ve sinirsel bozukluklar, hayal kırıklığı, depresyon, kalp ve damar hastalıkları, uykusuzluk, kaygılanma ve hırçınlık oluştur.

Takımlar açısından maddi ve manevi kayıplara yol açan örgütün gelişmesine engel sonuçlar oluşturur. Misilleme ve sabotaj davranışları gelişir. Örgüte bağlılık azalırken, iş gücü devri artar.

Bu problemlerin çözümü, insanlara alan açmak ve üretken dinlemeyi sağlamaktan geçer. Bu müşterinizi, takımınızı, çalışanları, tedarikçilerinizi, rakiplerinizi, işinizi ve sizi etkileyen herkesi içerir.

Tek başına veya kişiler arası bir ilişki de insani alan açılması, onlara insanca davranılması, fark ve yenilik yaratmanın kapılarını aralayacaktır.

Açık alan yaklaşımını benimserseniz, insanları meetuplarda, serbest kürsü konuşmalarında birleştirirseniz, daha iyi bir anlama ve dinleme ortamı yaratırsınız.

Bir grup insan, kapsayıcı bir konu ile ilgili konuşabilir, bundan bir şeyler çıkartmak için bir araya gelebilir.

Neye odaklanılması gerektiği ile ilgili üzerinde çalışılacak belirli soru, fikir veya projeler hakkında ortak karar verilir. Ortak ilgi alanı ve ortak vizyon o grupları harekete geçirir. Ortak bir motivasyona gidip gitmeyecekleri zaman içerisinde ortaya çıkar.

Belirleyici faktör, küçük grubun bir niyet üzerinde birlikte çalışması ve gelişmesidir. Bu da 5–7 kişilik çevik grupları yaratma potansiyelini oluşturur.

Vizyon, beceriler ve sizin neyin harekete geçirdiği ve motive ettiği önem kazanır. Bu hem nereden geldiğiniz motivasyonu hem nereye gitmek istediğiniz vizyonunun farkına varmak ile alakalıdır.

Hem motivasyon, hem vizyon başarılı bir girişimin temelidir. Tabii ki girişimci gibi düşünüyorsanız. Eğer hiyerarşik olarak yükselmeyi düşünen bir topluluğu, girişimci gibi düşündüremezsiniz. Çünkü radyo frekansları aynı değildir.

Yeni iş alanları keşfetmek ve yeni şeyler geliştirmek istiyorsanız, ortak bir niyet ve vizyon birliğinde olmalısınız.

Sonraki aşamada soruna, soruya ve fikre birlikte yaklaşmanız birbirinizi dinlemeniz gerekir. Önyargılı görüşler veya düşünme şablonları, açık iletişimin engeli olurlar.

Bunu takımlarda olduğu gibi, müşterilerinizde de yapmak durumundasınızdır. Tasarım odaklı düşünmekte bunların içerisinde kullanabileceğiniz bir metodolojidir.

Etkilenenler ile konuşup, üretken şekilde dinlerseniz, o zaman değer, ciro ve anlam yaratıp, vizyona erişebilir, bu süreçte de öğrenmeyi tetikleyebilirsiniz.

Bilmek ve yapmak arasında büyük fark vardır.

İhtiyaçları daha iyi anlamak için müşterileriniz ile doğrudan konuşun. Müşterilerin neye ihtiyacı olduğunu veya neye olacaklarını. bilmek veya tahmin etmek yeterli değildir.

Müşteriler ile oturup, doğrudan konuşmak çok daha etkilidir ve çok daha kolaydır. Bunu yaparken, müşteriyi empatik ve üretken olarak dinleyin.

Bu dialoglardan sonra, izlenimleri, bulguları tartışmak, yansıtmak, sıralamak ve önceliklendirmek gerekecektir. Bu şekilde niyeti somutlaştırabilirsiniz.

Bu dinlemeyi yapmazsanız, HIPPO görüşler ile hareket ederek, sonunda büyük başarısızlıklara imza atarsınız.

Bu şekilde daha somut hedefler üretip, insanları dinleyerek, birbirlerine bağlayabilirsiniz. Ancak önyargılarınız ile egolarınız ile bir tanesini ön plana çıkartmak isterseniz, sadece yıldızlarınız olur ve takımınız oturur o yıldızları seyreder ve takım yıldızı olursunuz. Seyir için güzeldir başarı için felakettir.

Motivasyon ve vizyonun yanında aksiyona çevirmeniz gerekir. Aksiyonsuz vizyon illüzyondur.

Liderler, bu süreci iyi yönettikleri zaman, insanları desteklediklerinde, onlara otonomi verdiklerinde, insanca davrandıklarında, ortak vizyonda, motivasyonda ve aksiyonda özdeşleşirler.

Proje, grup ve bireysel düzeyde motivasyon, vizyon ve hedefler ne kadar benzer ve örtüşürse, gruptaki insan alanı ne kadar büyürse, aidiyet duygusu o kadar artar. Kendi kendilerine organize olmaları kolaylaşır. Öğrenme hızı artar.

Öğrenen, otonom, vizyoner, yetenekli organizasyon için önce dinleme gelir.

--

--

Ferhat Ünlükal

Fintek sektöründe deneyime sahip bir liderdir. İş dünyasında girişimcilik ve değer yaratma üzerine, bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır​.