Duyamama
Kibir, kendini herkesten üstün tutma, büyüklenme halidir. Aşırı özsaygı ve kendini beğenmişlik olarak tanımlanabilir. Kişinin kendi yeteneklerini, bilgiyi veya statüyü abartarak başkalarını küçümsemesi ve hor görmesidir.
Kibirli insanlar genellikle kendilerini diğerlerinden üstün görürler ve bu tutumlarıyla çevrelerindeki insanları incitebilirler.
Kibir, olumsuz bir davranış özelliği olarak kabul edilir ve iyi bir insan ilişkileri kurmada engeldir.
Aşırı özsaygı, dinleyememe, duyamama ve cahil cesaretini de beraberinde getirir. Kişinin bu konuda farkındalığı ve kendine dürüst olması kıymetlidir.
Dinleme liderler için olmazsa olmaz bir özelliktir. Duyamama, seçici dinleme, hemen sonuca ulaşma liderlere çok büyük yenilgileri tattırır. Takımların, ülkelerinde acılar çekmesine sebep olmuştur. İkinci Dünya Savaşı, Hitler’in dinlememesi ve güç zehirlenmesi nedeniyle, hezimet ile sonuçlanmıştır. Bu durumu, aşağıdaki yazımda detaylı şekilde ele almıştım.
Kulakların sağır olması, duyamamak, takımlarda da toksik bir etki yaratır. Toksik kültür ve değerlemeler üzerindeki etkisini çok net görüyoruz.
Duyulmama karşısında da, bunun farkında olup, sessiz kalanlarda yok değildir. Ancak unutulmaması gereken konu, “Haksızlıklar karşısında sessiz kalan dilsiz şeytandır”.
Güç zehirler, mutlak güç mutlaka zehirler. Topluluklarda güç zehirlenmesi, dinleyememe, duyamama, farkındalığın ortadan kalkaması, iş eksenli değil, güç eksenlilerin yüceltilmesi aşamalarının sonrasında gelir. Şeyh uçmaz, mürit uçurur. Dinleme, Anlama sonrasındaki en büyük aşama kabullenmedir. Kibir ve ego, kabullenmenin önündeki en büyük engeldir. Yani insanın kendisidir en büyük engeli.
Tarihteki bir çok topluluk bu şekilde helak olmuştur. Allah onların işlerini sarp dağlara saptırmıştır. Kuran’ı Kerim’de bu topluluklardan bahseder. Yöneticilerine biat eden, politikacılara inananlar, çıkarlarını onlara göre ayarlayanların sınavı olmaktadır.
Farklı yüzlerini takarak, onları hep aldatmadılar mı?
İşte dünya sizin imtihan sahanız olur. Ego, kibir birbirine düşmanlığı getirir. “Birbirinize düşman olarak inin” ifadesini gerçeklerler.
Kalpler mühürlendi mi? Bakara suresi (2/7) “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.” diyor.
Kulun kendisi ona yol açmıştır. Hak ettiğiniz şekilde yönetilmeye başlamıştır. Öncelikle kalpler kapanmış. Sonrasında gözler. Ancak farkındalık ve iman ile açılabilir
Ancak iyi ve kötü yoktur. Karşıtlıklar üzerinden birbirlerini yaratmışlardır.
Güç zehirlenmesi şu şekilde ifade ediliyor. “Böylece artık onların kalplerine hak nüfuz etmez, kulakları mühürlenir, öğüt alamazlar. Afak ve enfüste dikilen ayetler(bk. Fussılet, 53),” Modern yönetim kitapları da aynı konuyu ele alıyor. Güç zehirlenmesini ve değişim yazımda da bu konuyu bende ele almışım.
Güç ve ego oyunları, zevklidir. Ancak oyunun sonu, duyamama, görememe, farkındalığın ortadan kalkması ile sonuçlanır. Sonrasında emin adımlar ile insan kendi cehennemini hazırlar. Liderlerinizi bu nedenle sorgulayın. Onlara hayır demeyi öğrenin.
Ancak hayır diyebildiğinizde odaklanabilirsiniz. Güç değil, iş ekseninde toparlanabilirsiniz.
Kuralın kendin tarafından konulduğunu görmek ve bunun her zaman yapabildiğini görmek, kuralsızlıkları getirir. İnsan hakkaniyetten sapar ve sonrasında insanlar ortadan kalkar.
Hz. Ömer, ‘’Ben haksız ya da yanlış bir iş yaparsam ya da söz söylersem, yanımdaki biri bunu bildiği halde susarsa o kişi benden uzak dursun, çünkü onda hayır yoktur. O beni uyarır, hatırlatır da ben bu ikaz ve uyarıyı dikkate almazsa, o kişi yine benden uzak dursun, çünkü bende hayır yoktur.’’ diyor.
Geleceğinizi gururlandırmak istiyorsanız, farkındalığınızı arttırın. Kalpleriniz mühürlendiyse, gözleriniz görmüyor, kulaklarınız duymuyorsa, bir topluluğu helak ediyor olabilirsiniz.