Ego, Hayat Yolculuğu ve Bilgelik

Ferhat Ünlükal
4 min readFeb 13, 2024

--

Modern yönetim dünyamız kavramların karmaşıklığı ve istilası içerisinde. Bir mühendis olarak bu kavramları nasıl bir analitik düzlemde anlatırım dediğimde, aşağıdaki gibi bir grafik ortaya çıktı.

İşin derinindeki felsefesinin anlaşılması, derin anlamanın olabilmesi için de bu kavramları biraz açıklamak ihtiyacı hissettim.

Sanayi devrimi işleri ürünler ve ticaret olarak ayırmıştı. Ürünlere olan açlık nedeniyle de ne üretildiyse satılan bir dönemden geçtik. Tüketim toplulukları oluşturduk ve nedenini niçinini bilmeden almaya başladık. Ancak insanlar sonrasında, hayatlarının daha karmaşık olduğunu görünce, kapitalist sistemin metalaştırdığı bir dünyada, ürünlerin esiri olmuş bir insanlık ortaya çıktı. İnsanlar metaryalize edilerek, ürün ve hizmetler insanları yönetmeye başladı. İnsanlık büyük bir istila altında. Hem kültürel, hem de maddesel. Yapay zeka ile yeni bir döneme daha giriyoruz.

Eş zamanlı bunlara tepki olarak minimalist yaşamlar ve akımlarda başladı. Çünkü Dünya’nın en büyük problemleri olan iklim değişikliği ve gelir adaletsizliğinin altındaki temel sebep, tüketim toplumlarımızın ürettiği ve sınırsızca kullandığı kaynaklar ve oluşturdukları gelir adaletsizlikleri. Özünde problemleri de biz yaratıyoruz. Sonra onları problem olarak kabul ediyoruz.

Ürün odaklı bir tüketim toplumunda, insan ve insanlığa fayda odaklı bir yapıya geçiş, bilgi çağı ile daha da kolaylaşıyor olsa da, henüz sanayi devrimindeki zihniyetlerimiz ve motivasyonlarımız bu değişime izin vermiyor ve işletmelerde bu motivasyon farklılıkları büyük karmaşıklar yaratıyor. Hiyerarşik ve güç merkezli yapılar, ayrışmış ve işlevsiz kültür yaratarak, girişimciliği ve insanlığı geri plana atıyorlar.

Bu sürecin neden bu şekilde geliştiğini ele alırsak, sanayi devriminde de bu tartışmalar vardı. İlk olarak ürün geliştiriciler kendilerinin zeki olduğunu ve onların ürünleri oluşturduğunu düşünerek, yapıların ürünü yapanlar üzerine kurulması gerektiğini savundular. Bu dönemde, mühendisler üst düzey yönetici oldular. Sonrasında, aşırı mühendislik, ürüne ve fikre aşık bir yapı oluştu.

Aşırı mühendislik ile gidilmeyeceğini anladıklarında, sorunun satış olduğunu iddia edildi. Satıcı ürünleri satmış olsa, problem kalmayacaktı. Bu sefer üst yönetimler satıcılardan meydana geldi. Ancak onlarda kurulmuş bir düzen üzerinden kanal yapılarında ürünü satmayı, parasını toparlamayı, tahsilat yapmayı biliyorlardı. Ürün satılmayınca, onların da yapacağı bir şey yoktu.

Sonrasında müşteri odaklılık kavramı daha popüler hale dönüştü. Müşteriye yönelik çalışma yapılması gerektiği düşünüldüğünde, o zaman yine hiyerarşik bir zihniyet tarzı ile müşteri ilişkileri, CRM kavramları çok popüler hale dönüştü.

Bundan sonra inovasyon kavramları popüler hale geldi. Her şeyi popülerleştirilerek, kutsayan insanlar haline dönüştük.

Ürün geliştirme tarafında, ürünleri kutsamaya başladığımızda, inovasyon kavramının sadece icat çıkartıp, yeni ürün geliştirme olmadığını aynı zamanda ticarileştirme ve iş modeli yaratmak olduğunu sonrasında anladık.

Tam bunları konuşurken, hiyerarşik yönetimlerimizin bunu yapamayacağını, girişimci kafası ile düşünmemiz gerektiğini keşfettik.

Girişimci ve Memur’un zihniyetinin farklılıklarını anladık.

Ancak nasıl bu hedeflere ulaşacağımız ile ilgili hala kafamızda soru işaretlerimiz oluştu. İşte o zaman yine çevik yönetim kavramını icat ettik. Ancak hem ticaretin, hem de ürünün test edilmesi gerektiğinden, MVP kavramını oluşturduk.

Sonunda da o yola giden yolun bir yolculuk olduğunu, geleneksel stratejiler ile değil, hata yaparak, hatalardan öğrenerek yolu yürümemiz gerektiğini anladık.

Temelinde bir hayat, yaşam, anlam yolculuğu ise çok sonrasında bilgeleştiğimiz zaman öğrendik. Bu süreç içerisinde makam, mevki, para hırslarımız ile imtihan edildik.

İnsanoğlu’nun hayat sınavını yaşadık. Anladık ki, temelinde insan, insanoğluna hizmet ve temiz masalarda, uygarlığımızın ileri gitmesi için çalışıyoruz.

Anladıklarımız ve anlamadıklarımıza baktığımızda da, insanların kalplerini titretecek bir vizyon için ne yapabiliyoruz. Liderlerimiz buna ne kadar bizi koşturuyor ve ilham verdiklerini anladık.

Sonuç itibarıyla, bu yolculuk, insanlığa ve hayata değer katma yolculuğu ancak kavramların istilası içerisinde, araçların amaç olduğu bir kavram çöplüğü içerisinde, bilgeliği, anlamı aradığımız bir dünya.

Bunları aynı grafik üzerinde anlatıp, hikayenin bir yolculuk olduğunu da yazmak istedim.

Öğrenme ve hakikat yolculuğunda herkese muvaffakiyetler diliyorum.

--

--

Ferhat Ünlükal
Ferhat Ünlükal

Written by Ferhat Ünlükal

Fintek sektöründe deneyime sahip bir liderdir. İş dünyasında girişimcilik ve değer yaratma üzerine, bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır​.

No responses yet