Ekonomi ve Değer
İnsanlar bazen bir şeye kültürel olarak bir değer atfederler.
Bu bazen markalar, bazen şirketler, bazen de madenler, bazen de sanal paralar olabilir.
Kültürel olgularımızda zaman içerisinde, altına, gümüş, pırlanta’ya değer atf etmemizi sağladı.
Son dönemde yaşanan Gamestop olayındaki gibi artık, değer atfettiğimiz şeyleri test eder duruma geldik.
Reddit kullanıcıları son olarak Gümüş’ü test etmeye karar verdiler.
1970'lerden beri gümüş tedariğini elinde bulunduran Hunt Kardeşlerin spekülasyon alanına karşın, artık dijital ve kitlesel spekülasyon dönemimi mi başlıyor.
Spekülasyonlar, değişim arifelerinde geliyor. Petrol piyasalarındaki oynaklık geçmişte bu aksiyonları tetiklemişti.
Pandemi, otonom araç, yapay zeka, robotik, yeni bir değişim Dünyasının kapısını aralıyor.
İnsan psikolojik olarak, o değişim içerisinde en iyi noktada kapatma dürtüsü ile hareket ediyor. Elimizdeki dijital araçlar ile bunu yönetmeye çalışıyoruz.
Gamestop ile başlayan olaylar, gümüş ile devam ediyor ancak taşlar yerli yerine oturasıya ve değişimi net görülesiye kadar, spekülasyonlar devam edecek.
Bu değişimlerden biri de bitcoin ve altcoinler üzerinden yapılıyor. Spekülasyonların yeni araçlarından birisi de kripto paralar. Haber akışı üzerinden para kazanan bir yapı ortaya çıkıyor. Bir tweet ile değer transferi yapılmaya çalışılan bir Dünya’da yaşıyoruz.
Teknoloji bir araç. Bunu insan opere ettiği için, soruların, sosyolojik, etik, ahlaki, siyasal boyutlarda tartışılması gerekiyor.
Eğer insanı insan yapamazsanız, teknolojilerde hepimizi vuruyor.
Bugün konuştuğumuz iki temel teknoloji, yapay zeka insanın erişemediği, düşünemediği noktalara ulaşabilmemizi sağlarken, blockchain güven problemlerimizi çözmeye çalışıyor.
Ancak bunu sadece teknolojik olarak değerlendirdiğimizde, büyük yenilgiler ile karşılaşacağımız da ortada.
Yozlaşan sistemlerimizi belki blockchain ile kontrol altına almaya çalışacağız ancak insanı insan yapmadığımızda da onlar kuralları değiştirerek, yine insanın egosu onun önüne geçecek.
Bunun en güzel örneğini Nobel Barış Ödülü’nde görüyoruz. Yaptığımız patlayıcılar, zenginliklerimizi oluşturduğu kadar, savaşlarımıza da ortak oldu.
Egonun olduğu Dünya’daki o barışı sağlamak her zaman mümkün olmayacak.
İnsanoğlu’nun en büyük savaşı yine kendi egosu ile oluyor.
Ego’yu körükleyen şey ise, kendisinin yaşama arzusu. Öncelikle sevimli gözüken şey, başkaları için güven ortamının bozulmasına sebep olabiliyor. İşte ego ve spekülasyonun ortadan kaldırdığı şey güven ortamı.
Bu güven ortamını, teknolojik araçlar ile kontrol altına almaya çalışsak bile, problemler insani, ahlaki ve etik konularda yoğunlaşıyor olacak.
Sistemlerin merkezi olarak kontrol edilme ihtiyaçları olmak ile birlikte, bir şeyin bir kişinin de değerinden yüksek gözükmesi de başka bir problemin kaynağı olabiliyor.
Gözüken o ki, tek bir dünya düzeni hayali ile, bu teknolojiler ön plana çıkıyor olsa da, insanın teknolojiyi kullanması, Dünya ile imtihanımız olacak gözüküyor.
Kollektif bilinçlerimiz, etik ve ahlaki değerlerimiz gelişmez ve egolarımız her şeyin önüne geçerse de, önümüzde büyük bir felaket bizi bekliyor.
İnsanoğlu 1000 sene sonra, belki teknolojik silahlar ile bir savaş yapmıyor olacak. Etik değerlerden uzaklaştığında, teknoloji onun sonunu getirip, belki de en temel gıda bulması ile test edilecek.