Empati
İnsanlar tepkilerini, nasıl, ne zaman ve nerede yetiştiklerine göre veriyorlar. Kültür, din, kişilik, ilkeler, zaman, risk, başarılar, başarısızlıklar bu tepkileri belirliyor. Bir parametreyi değiştirirseniz tepkilerinizde değişecektir.
Bugün size verilen hedefler, misyon, liderlik anlayışı ve risk bakış açısı da bu tepkilerinizin bir bileşeni.
İnsan olarak dünyayı kendi bulunduğumuz noktadan, kendi merceğimiz ile görüyoruz. Karşısındaki yerine geçmek her zaman kolay olmuyor. İsteseniz bile koşullarınızdan dolayı, onu yerine geçemeyebilirsiniz. Onlar ile aynı koşulları paylaşmıyoruz, onlar ile aynı geçmişlerden gelmiyoruz. Bu da birbirimizi anlamayı ve empati kurmayı zorlaştırıyor.
Empati başka birinin söylediğini duyma yeteneğidir. Ancak bu koşulu siz hiç yaşamadıysanız, onu hayal etmek gerçekten çok zor olabilir. Bir kralın, halkın acısını anlamasının mümkün olmayacağı gibi, bazen yönetimlerde, çalışanların acılarını anlamakta güçlük geçer.
Bu noktada onu anlamak için dinlemek, merak etmek, sorular sormak, stres ve kaygı seviyesinin hafiflemesine, değerli olduğunu anlamasına, dinlendiğini hissetmesini sağlar.
Bu konuda mentorlükte olduğu gibi açık uçlu sorular, dinlenip desteklendiğini hissetmesine ve büyüme zihniyetine kavuşmasını sağlar.
Tasarım odaklı düşünme, çevik methodlar, onların problemlerini, zorlandıkları konuları açıklık ile söylemelerine ve sizin de destek olmanız için fırsatlar barındırır. Müşterileri, kullanıcıları anlamak, ihtiyaçlarına göre nasıl tepki verileceğini belirlemek için bir profil yaratılır. O persona dile gelir ve tasarımcıya derdini anlatır.
Farklı persfektiflerden dünyayı görerek, onlar ile empati yapılması ve buna göre tepki verilmesi ticari başarı içinde kıymeylidir. Bu müşterinin persfektifinden görme konusu gerçekten zorludur ve genellikle de teknik ekiplerde de hangi teknoloji kullandığı ve hangi zor özellikleri gerçekleştirdiğine bakılarak, ürünün başarısına karar verilmeye çalışılır ki, birçok ürün bu nedenle batar. Bu konudaki aşağıdaki yazıma da bir göz gezdirebilirsiniz.
Ekibinize yeni katılan bir kişinin size duyurmak istediklerine empati ile dinlemeniz, onboarding sürecini çok daha verimli hale dönüştürecektir.
Hata yapabilirsiniz, insanların hata yapmasına izin verin, onları cezalandırmayın, korku ile motive ederseniz, bir daha risk almayacak ve yaratıcılıklarını öldüreceklerdir. Zorlamaya, hata yapmaya devam edin ve yanlarında olun.
Küçüklüğünüzde, parkta sosyalleşme için tanımadığınız kişiler ile oyun oynardınız. Şimdi neden oyun oynamayı denemiyorsunuz.
Müşterilerinizden gelen geri bildirimler ile amaçlarınızı tekrar hatırlabilirsiniz ve onları motive edebilirsiniz.
Konfor alanının dışına çıkarak, potansiyelin ortaya çıkartmak ve onlara otonomi vermekte motivasyonu arttıracaktır. Karar süreçlerinde ekibe söz verin. Hedefin arkasındaki motivasyonu her zaman önemlidir. Eğer bir ayıdan çakıyorsanız, Hüseyin Bolt’u geçebilirsiniz.
Değerler, kültürler ve şartlara göre değişiklik göstermektedir. İlkeler, belli bir noktada sizi belli bir kutubun parçası haline dönüştürebilir. Ego sizin fikrinizi değiştirmenize engel olabilir. Değerler, yaşlara ve kültürlere göre değişiklik gösterir ve değerlerinizi gözden geçirmek zorunda kalabilirsiniz.
Duygusal çeviklik, stres ve kaygıyı hafifletir, hataları azaltır, yenilikçiliği arttırır, daha iyi karar alırsınız ve daha iyi performans göstermenizi sağlar.
Öncelikle tepki, kendi farkındalığı ile başlıyor. Duygular insanın içerisindeki kimyasal değişikler ile oluyor. İç ve dış uyaranlardan etkileniyoruz.
Kendinizin farkında olduğunuzda kendinize çeki düzen verip, düşüncelerinizden kaynaklanan duyguları bir bağlama oturup tanımladığınızda, bazı seçenekleriniz oluşur.
Duygusal çeviklik hislerimizi kabul etmemizi, onlar ile yaşamayı ve onlar ile kalmayı söyler. Bu konuda yazdığım makaleye de göz atmanızı öneririm.
Tepkilerinizin değerleriniz tarafından yönlendirilmesini sağlayın ve değerlerinizi güncellemeyi unutmayın.
Başarı için motivasyonunuzu bulun.
