Esnaf olmak
Babamın esnaf dükkanında geçti çocukluğum.
Müşteriyi ihtiyacını çözmek, ürün satmak, müşteriyi ikna etmek, ticaret yapmayı babamdan öğrendim.
Kayserililer çocuklarını ticaret hayatına atarlar başarısız olursa da okuturlarmış.
Biraz benim isteğim ile, birazda babamda tehlikeyi görüp, işi batırmasın diye okuttu sanırım.
Gerçi alacağın paranın 10 katını zaten kazanıyorum demeyi de unutmadan.
Babam belki haklıydı ama yaşanmadan anlaşılmıyor hayat.
14 yaşında bir dükkanım olmuştu. İşimiz büyüyor diye babamın elimi öptüğüm günü dün gibi hatırlarım.
Babamda çok keyiflenmişti. Bu çocuk benim işimi geliştirecek diye.
Halbuki bilmiyordu ki, o başkası için işler geliştirecekti.
Hayat onu, Endüstri Mühendisi yapmıştı. Artık strateji, analiz, optimizasyon, simülasyon, proje yönetimi onun göbek adıydı.
Mesleğini icra için var gücüyle çalışıyordu.
Meslek hayatına girdiğinde ilk kez maaş ile karşılaşmıştı. Sonra anladı maaşın profesyonelin uyuştucusu olduğunu.
Çevresinde ne zaman yönetici, direktör olacağım diyen ve onun için yanıp tutuşan arkadaşları vardı. Memur ailelerin çocuklarıydı çoğu.
O da akşam ekmeği eve götürmesi için bugün birşey yapması gerektiğini öğrenmişti hayatında.
O sofraya oturulduğunda mahcubiyet duymamak için. Babası ona patron derdi. Bugün ne yaptın bu yemeği haketmek için derdi.
O da o fabrikada çıkan iki öğün yemeği hatta bazen üç öğününe yetişirdi. 16 saatti çalışma saati, pazar günleri çalışmamak için izin alırdı yöneticisinden.
Ancak bir gariplik vardı. Bir süre sonra kendiliğinden hack etmişti sistemi.
O akşam yemeğini hak edip etmediğini düşünürken, fazla mesai diye birşey olduğunu öğrendi ve o da yönetici maaşı almaya başlamıştı.
Durum fark edildiğinde hızlıca fazla mesai kaldırıldı. İlk ona soruldu sorun olur mu diye? O da neden sorun olsun ki dedi tüm saflığın ile.
Yanındaki arkadaşı yönetici olacağım derken, o yönetici maaşına ulaşmıştı. Ama sistem bu aykırıları törpülemeliydi. Daha standart sapmaları ortadan kaldırmalıydı ve onu da standart sapma dışına çıkatmamalıydı.
Ve sonunda olan oldu. İçindeki dinmiyordu esnaflık, girişimcilik.
Kanına işlemişti ama belki de babasına inat okudum ama esnaf girişimci olabilirim diyordu.
Ama hiçbir zaman babasının söylediği gibi patron olamacaktı. Çünkü patron olmayı öğrenememişti babasından.
Ama şu an yaptığı en başarılı şeyler, babasından ona kalan mirastı.
O esnaf dükkanındaki öğrendikleriydi.
Ama sürekli öğrenmeyi seçti kendisi. Yapamadıklarını, içinde kalanlarını da yazmayı.
Teknoloji geliştirme ve iş modellerine kalbini kaptırdı. Esnaflık koparamıyordu kendisini. Hep, o esnaf çocuklarını hayal ediyor. Tüm o çocukların hayatlarını daha iyi nasıl yapacağını düşünüyordu.
O da esnafa ilişkin teknolojiler geliştirmeye başlayarak, minnetarlığını ödemeye çalıştı ve hürmet ile andığı babasına ithafen.