Fintek’in ölçeklendirilmesi
Bugünlerde, kulağımdaki yankılanan en büyük slogan, Fintech is local, blockchain is global.
Sloganlara da her zaman itimat edilmediğini de bilerek, bu kuşku içerisinde gerçekleri araştırma yolculuğuna çıkıyorum. Deneyimler, kültürler, hikayeler, coğrafya ya göre değişiklik gösteriyor.
O kültürü yaşamak için oralarda da yaşamak ve düşünce, bilgi taksonomisinin içerisine girmek, karar ağaçlarını kavramak gerekiyor. İnsanların karar vermek süreçleri, ona giden psikolojiyi, sosyolojiyi anlamak işlerin ölçeklenebilirliğindeki kilidi kırmanın anahtarı. Buna growth hacker diyorlar artık.
Her pazarın her ülkenin kendine göre dinamikları var. Teknoloji belki global olarak ilerliyor olsa da, kullanım alışkanlıkları, deneyimler, alım güçleri pazardan pazara farklılık gösteriyor. Pazarın ve insanların alışkanlıklarını değiştirmek o kadar da kolay olmuyor.
Amerika’da bankacılık pazarına bakıldığında, 15 büyük banka ile 15.000 küçük bankadan oluşan bir sistem ile karşı karşıya kalıyoruz. Tarihsel gelişim içerisinde de, bu küçük bankaların kendi ödeme altyapılarını kurmaları mümkün olmaması ve diğer büyüklerinde kendi işlerine odaklanmaları gerektiğinden, ödeme işlem merkezleri oluşmuş. Tsys, Global payment, Firstdata, Fiserv bu işi çok uzun yıllardır yapıyor. Bu pazarın içerisinde de kendi içerisinde konsolidasyon ve satın almalar ile ölçek büyütülerek pazarda ayakta kalmaya çalışıyorlar.
Bunun sebepleri arasında, artık bulut işlem kapasitelerinin hızlı şekilde artış göstermesi ve Fintek startupların bu alanları kendine odak haline getirmesi bulunuyor. Pazarın bu durumuna gelmesindeki ana etmen ise, bankaların eyalet bazlı yönetilmeleri, federal bazlı sürece de yeni geçmeleri, coğrafyanın çok büyük olması ve alışkanlıkların bu yönde olmaması gösterilebilir.
Pazarı ilk olarak Square daha küçük dükkanlar üzerinden bozmaya başladı. Ancak Starbucks’a girdiğinde, oradan çıkmak zorunda kaldı. Çünkü büyük işletmelerde birbirinden farklı birçok sistemin entegre edilmesi gerekiyordu ve çokta kolay bir iş değildi ve para yakmak için büyük bir alan ancak karlılığı alamayacak kadar büyük firmalara hizmet edilen bir alandı.
Starbucks’ın bu konudaki hedefi de, bankaların ulaşamadığı müşterilere ön ödemeli kartlar ile ulaşılmasıydı.
Square’ın bu yolculuğu 10 yıldan fazla süredir devam ediyor. Bunun ile birlikte bu yolculuğa Apple ve Google’da dahil oldu. Amerika’da bu oyuncuların hızlı şekilde yayılması, olayı daha hızlı ölçeklendirmeyi sağlayabilecek. Eyalet sistemi ve federal sistem arasındaki geçişleri, dijital platformlar üzerinde, büyük teknoloji devleri kapatmaya çalışacak.
Bulut bazlı işlemcilerde, API bazlı yazılım yapan startuplar Fintek pazarının hızını arttırabilecek gözüküyor. Büyük firmaların farklı sistemler ile entegrasyon ihtiyaçları, müşterilerine sorunsuz müşteri deneyimi verme ihtiyaçları, girişim kültürü, çevik geliştirme pazarı odaklı şekilde ürün ihtiyacı çözebilecek seviyeye gelmektedir.
Buradaki iki konu ürünlerin müşteriye yaşattığı duygu, müşteri deneyimi ve müşterilerden bunun parasının alınması için oluşacak iş modelidir.
Zorluk bu pazarda çevik olarak müşterinin problemini çözebilecek platformların hazır hale dönüştürülmesi, bunun tüm paydaşlar ve müşteri deneyimlerinin iyileştirilmesi ve bu değerin nasıl alınacağının belirlenmesinden geçiyor. Zaman zaman değeri yarattığınız kişi ile değerin parasını veren kişi farklı olabilir. İşte iş modeli kurmak, bunlar arasındaki bağı bularak, size onun üzerinden para kazandırma sanatıdır. Paranın akacak kanalların oluşturularak, anlaşamaların yapılması, ölçeklemenin sistematiklerinin geliştirilmesi olarak tarif edilebilir.
Avrupa Finansal teknolojiler dünyasında da benzer gelişimler gözlenmektedir. Amerika pazarı daha özgürlükçü, regülasyonlara çok olmayan bir pazar iken, Avrupa pazarı daha çok regülasyonlar ile giden ve belli sınırlamaları olan bir pazardır. Üye işyeri tarafında Avrupa kapsamında işlem yapılabilirken, bankalarda hesap açılması çok regülatif işlemlere tabi gözüküyor. Bu da geleneksel bankada açamadığınız hesabı, neobankalar Revolut, Monzo ve Wise’da çok kolay şekilde açmanızı sağlayarak, yeni bir oyun alanı yaratmaktadır.
Tüm bu pazarlardaki gelişmeler dışında da, özellikle Android POS çözümleri, perakendecilerin daha esnek olarak süreçlerini ödeme altyapıları ile birleştirmelerini sağlamaktadır. Bunun yanında bulut işlemciler ve API bazlı ekonomi de sistem entegrasyon işlerini daha çok ölçeklenebilir hale dönüştürmektedir.
Bu konuda tecrübe kazanan, sabır gösteren, ihtiyar eden firmaların önümüzdeki dönemde ölçekleme şansları artmaktadır. Bu süreçlerini de risk sermayesi ve girişim fonlarından finanse edebilmeleri gerekmektedir.
Square sonrasında, Android’in ödeme pazarında kullanılması, Shopify ve Toast gibi firmalarında çok hızlı ölçeklendirilmesine katkı sağlayabilecektir. Teknik konuların dışında, anahtarların yönetimi gibi süreçler konular, üzerine iş katmanın eklenmesi firmaların çalışması gereken alanlar olarak ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’deki VUK 507 regülasyonu bu çözümler için bir pilot ortam yaratmaktadır. Ölçeklemek için, hala test edilmesi ve çözülmesi gereken birçok problemi de getirmektedir. Bu süreçte yürüyen firmalar, geleceği de şekillendirebilecekleri için, bu konudaki çalışmaların parçası olmak kritiktir.
Ödemede açık platform yaratma konusunda iyi niyetli çalışmalar olsa da, önceliklendirme ve zamanlamanın da önemi büyüktür. Yıkıcı inovasyon için sebat ve sabır göstermekte gerekecektir. Bir arkadaşımdan bugün duydum “Her nasip vaktine esirdir” .
Bugün teknoloji dünyasının %30'u teknik ürün bariyeridir ve ürün odaklı geliştirme ile çözülen kısım burasıdır. %70'i ürünün kime yarayacağı, kimin para vereceği, nasıl para alacağınız, ne kadar para yakacağınız ile alakalıdır.
Fintech is local, blockchain is global sözünü tekrar hatırlıyorum. %70'lik kısımın local olarak çözülmesi gerektiğini anlıyorum. Bu da pazarı, kültürü, müşteri değerini bilen iş geliştirmeci ve iş zihniyetinden geliyor. Pazar ve modelinize göre, iyi satıcı, iyi iş geliştirmeci, iyi süreç ve sistemci, iyi platform geliştirici arıyor olabilirsiniz.
Eğer ürün çok oturmuş ise, basitlik ve erişilebilirlik birinci kuralınız olacaktır. Bu mevcut kurmuş olduğumuz başarılı iş modellerinde en çok çalışan konudur.
İş modeli kurmak için, kültürü iklimi bilmek kadar, sabır etmek, zaman ayırmak ve emek vermekte bir o kadar önemlidir.
Küçük dükkanlara gitmek için satış ordusu kullanabilirsiniz ancak işiniz bunu kaldıramayabilir. Büyük firmalara giderken, karınızı kısıp, mühendis entegrasyon ordusu kullanabilirsiniz. Ancak sistem ve süreçler uzun soluklu olduğu için sürdürülebilirlik problemleri yaşayabilirsiniz. Bu konuda bazen hibrid çalışmanız daha iyi olabilir.
Bu süreçlerden geçmiş hazır firmaları da almanız, işbirliği yapmanız size zaman kazandıracak ve yolculuğunuzu hızlandırarak, hedeflerinize daha hızlı ulaşmasınızı sağlayabilecektir.
Satınalmaların, farklı kültürlerin bir arada yönetilmesinin de güçlükleri de ortadadır.
Avrupa’da küçük ölçekli dükkanlara ve Türk girişimlerine gitmek yine bir genişleme alanı yaratmaktadır. Finansal teknolojiler dünyasında bu işi banka ve ödeme altyapıları ile birlikte düşünüldüğünde fırsatlar yakalamak mümkündür.
Avrupa pazarlarının kendine göre zorlukları olmak ile birlikte, geçiş süreci daha kolay olabilecek pazarlar iken, Amerika pazarı kendine özgü alışkanlıkları ile finansal teknoloji pazar oyuncuları için başka bir mücadele alanı olarak gözükmektedir.
Amerika’da Apple ve Google’ın ödeme sistemlerinin geliştirilmesi çok olası bir seçenek olduğu içinde, bu firmalar ile işbirlikleri pazarın dinamiklerini anlamak ve ölçeklemek açısından da kritik öneme sahiptir.
Özetle, finansal teknolojiler ekosistemi içerisinde oynayan tüm organizasyonların büyük mücadele alanları bulunuyor. Burada kim daha çok deneyimleme şansına sahip olur, neyin çalışıp, neyin çalışmadığını en hızlı şekilde test eder ise, finansal teknolojiler uzayının dehlizlerine girmiş olacaktır. Bu dehlizler arasında kaybolmadan, felsefesini ve vizyonunu koruyacak çıkacak firmalar ise Unicorn olarak ödüllendirilecektir.