Gerçekler ve İdealler
İnsanoğlu kendi gözlüklerinden görür Dünya’yı. Mükemmelliyetçilik ile idealize ettiğimiz şeyler, kavramları tanımlayarak, onların içerisine hayali olarak yerleştirdiğimiz şeyler. Eşitlik, adalet, etik.
Verilen eğitim ve öğrenim ile o idealize edilmiş kültüre ulaşmaya çalışıyoruz. Kendi çerçevemizden bakarak, insanları yargılamaya ve idealize etmeye çalışıyoruz. Başkasının cetveli ile kendimizi, kendimizi cetveli ile başkasını ölçmeye çalışıyoruz.
Kendi gözlüklerimizden kendimizin haklı olduğunu savunan bir egomuz var. Farkındalığımız ile idealleştirilmiş sistemi anlamaya çalışıyoruz.
Mükemmelliyetçiliğimiz hata yapmayı ve hatalardan ders almayı engelliyor.
İdealize edilen ile gerçeklikler arasında bağlantı kurmakta zorlanıyoruz. İşte bu zihin yapısı ile konfor alanında, bir insan yaratıyoruz.
Girişimler için de idealize edilmiş bir sistem çiziyoruz.
Gerçekliğe dönüldüğünde ise, hayatın o idealize edilmiş eşitlik, adalet kavramları yok. İnsanların farklı anlaması, kendi gözlüklerinden bakmasındani çıkarlarını öncüllemesinden dolayı gerçeklik, idealize edilmiş kavramlardan farklı.
Çaba, öğrenmeyi getiriyor. İdealize edilen yapıların kendi beynimizde kendi cetvelimiz ile idealize edildiği unutulmamalı. Bunların toplumlar tarafından idealize edilmesi, değerleri haline dönüştürülmesi, kültürel bir olgu olması çaba gerektiriyor.
İşte insanın olduğu her noktada kültür yaratım süreci, eğitim, öğrenim, deneyim ve çabadan geçiyor. Farklı insan bakış açıları, liderlerin baskın iç görüleri, egoları, güç merkezlilik, kültürün çıkarlar yönünde oluşmasına ve toplulukların idealist çizilen çerçeveden farklı bir gerçeklik ile karşılaşmasına sebep olur.
Bu durumda idealist, mükemmelliyetçi insanlar için bir hedef ortadan kalkar. Artık herkes için çıkarlar vardır. Kültür oluşmadığı zaman, toprak hazır olmaz. Toprak hazır olmadığında ise yeni ürünler yetişemez.
İdealize edilen şeyler ile bakabiliriz ancak gerçekçi de olmak durumundayız. Olayları kabul ettiğimizde, çözümleri de kendiliğinden gelir.
Bu durumda kutuplaşarak savaşmaya gerek yoktur. Üçüncü düzlem, kader planıdır ancak sahnelerini ancak yine sen değiştirebilirsin.
O da senin seçimlerin ile olacaktır. Herkesin seçimleri olacaktır.
Sen de o seçimler doğrultusunda, hayatı yönlendireceksin. Dünya’da hepsi ile karşılaşacaksın. Tesadüf değil, senin derslerin. Gerçekleri görmek zorundasın.
Hepsini kucakla, sev. Uzak durman gerektiği yeri de bil.