Girişimcilik
Louis Pasteur “Fırsatlar hazırlıklı beyinlere gelir” diyor. Fırsatları görebilmek, onlara hazırlık yapabilmek konfor alanının dışında gerçekleşiyor.
Konfor alanına çıkmak veya çıkmamak, insanların başarı tanımları ile alakalı. Başarıyı, konfor alanında para kazanmaya bağladığında, o zaman konfor alanındaki parametreler ile vedalaşman çok mümkün olmaz. Burada memur kafası ile girişimci kafası arasında bir yerde kalırsın.
Başarıyı mevki’ye, makam’a ve para’ya endekslediğinde, bunlar ile yüzleşmediğinde, araçlar, amaçlar haline dönüşür.
Amaçlarını sorgulama, mevki, makam, para mı? yoksa insanların hayatlarına dokunmak, onlara değer sağlamak ve onlara daha güzel bir dünya bırakmak mı?
İnsanların yüreklerini ne kadar titrettiğin, onlara vermiş olduğun vizyona koşmaları verilen makam, mevki ve paradan daha önemlidir.
Ancak hayatın kodlaması bunun üzerine olan kavanoz çocukları bunu başarı olarak adresleyebilir.
Konfor alanının dışında, öğrenme aşkı, deneyimleme, merak sana batar ve girişimcilik hikayesine başlarsın.
Size söylenmeyen hikayeler vardır ve batarsınız. O nedenle, insanlara girişimciliği anlatırken, zor bir yolculuk olduğunu, yılmaması gerektiğini söylemeyi unutmayın. Hatalarını kabul edecek ve ısrar etmeyecek kadar da bilge olmasını da söyleyin.
Eğer bir insanın bir konuda rahatsızlığı varsa, olgunlaştıracak fikriniz var demektir. Kendi fikrinize aşık olarak bir girişimcilik yapıyorsanız, hızlı şekilde problemin böyle olup olmadığını test edin.
Sizin inandığınız probleme, müşterileriniz, çalışanlarınız, yatırımcılarınız inanıyor mu?
Zorluklar ile yılmadan savaşmayı taahhüt edebiliyor musunuz? Yoksa oyunun hep kendi istediğiniz gibi gitmesini mi istiyorsunuz?
Hikayenize kendiniz inandığınız, yatırımcıları inandırdığınız, onların akıllı yatırım olmasına özen gösterdiğiniz, ekipleri büyütüyorsunuz ve sizin ile aynı heyecanı duyan insanları ekiplerinize kattınız.
Veriyi, bilgiye, bilgiyi de aksiyona çevirdiniz ve yatırımcılarınızı da ikna ederek, fonlamayı ölçeklendirebildiniz.
Parayı bulduğunuzda, parayı ilk amacınız için mi yoksa kendiniz için mi harcayacaksınız? En büyük ego iç savaşı burada başlar. Bazı girişimciler ilk buldukları para ile araçlar, yatlar, katlar almaya başlar. İşte orada araçlar ve amaçlar karışır.
Para sizi mutlu etmez. Para hedeflerinize ulaşmak için bir araçtır. Neyi öncüllendirdiğinize dikkat ederseniz, ona ulaşırsınız. Öncüllendirdiğiniz şey, makam, mevki, para mı? yoksa amacınıza ulaşmak mı?
Öğrenen organizasyonlar hata yapar ve hatalardan öğrenirler.
Hızlı gitmek ve sınırlarını test etmek istersen mutlaka hata yap. Ancak hatalarından öğren ki bir daha aynısını yapma ve neyi yapıp, neyi yapmayacağını bil.
İşte girişimcilik hikayesi böyle devam eder.
Bir Hitit duası, “Tanrım değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır, aradaki farkı anlamam için ise akıl ver” der.
Girişimci olduğunuz kadar olaylarını derinlemesine anlamak için işin felsefesini anlamak durumundasınızdır.
Felsefe, bilginin neden işlenmesi gerektiğini anlattığı gibi, nasıl hareket edilmesi ise, aksiyon ve yetkinlikleri belirler.
Bilgeliğe aşık olursan da, filozof olursun. Filozof bilgeliği arar ve buldukları bilgiler ışığında bilgelik yapmaya aşık olurlar.
Sokrates şöyle demiş, “Ne pahasına olursa olsun, evlenin. Karınız iyi çıkarsa mutlu olursunuz, fena çıkarsa o zaman da filozof olursunuz.”
Esasında girişimcilik sizin seçimleriniz ile alakalıdır………
Seni seviyorum karıcığım.
