Hatalarım, Kusurlarım ve ben
Her şeyi tüm detayı ile mükemmel şekilde yapan insanlara bayılırım.
Onlar bir sanatkar gibi, zanaatını icra ederler.
Bu sabah Duygu Çakır’ın Medium yazısı ile uyandım güne. O da benim ile aynı şeyi sorguluyordu. Günün sorgudaşı olduk.
Yazısında benimde ilk kez duyduğum, Özgün mükemmeliğini ortaya çıkarma sanatı Kintsugi’den bahsediyor.
Kintsugi, Japonların “mükemmel olmayanı kabul etmek” için bir nesnenin kırılan yerlerini altınla tekrar birleştirdikleri harika bir teknik.
Zen Budizmi kusurların ne kadar büyük bir erdem olduğunu anlamaktan geçiyor. Zen estetiğinde de, hasarı gizlemek yerine daha belirgin hale getirmek onu güçlü kılıyor.
Kusurların gizlenmesi yerine ortaya çıkartılması değişimi, dönüşümü simgeliyor.
Değişim öncelikle kabul etmek ile başlıyor. Değişmemiz gerektiğini, kırıklarımızın tamir edilmesi gerektiğini anlatmıyor mu?
Ancak tamir ederken, hasarları gizlemek mi amacımız?
Kırgınlarımız, kırıklıklarımız bizi biz yapmıyor mu?
Güç almıyor muyuz? Hasarlarımızdan, hatalarımızdan, kırgınlıklarımızdan.
Ama o gücü acımasızca kendimizi eleştirmeye mi yoksa değeri mi dönüştürüyoruz?
Kintsugi’de kırılan yerler altın ile onarılıyor. Kırılan yerlerimizi altın ile birleştirebiliyor muyuz? İnsanın zengin özünü sahiplenebiliyor muyuz?
Altın ile birleşmek anlamına gelmiyor mu? Değerlerimizi altına çevirebiliyor muyuz?
Kırıp kırıp tamir ediyoruz hayatı? Bazen de kırdığımız gibi bırakıyoruz.
Kintsugi ustası, kırık eşyalardaki güzellik, ona nasıl baktığın ile alakalı diyor.
O kırık eşyadaki potansiyeli görebiliyor muyuz? O kırık kalbi kullanmaya devam edebiliyor musunuz?
Bizi biz yapan o çatlaklar, o kusurlar, o hatalarımız değil mi? Onlar değil mi bizi güçlendiren.
O değil mi, hayatta kusurları örtmeden, onların kabul ettiğimizde ve kucakladığımızda gelen mutluluk.
İnsanların yaşlandığında, deneyim kazandığında ışıldaması, kendine yolculuk yapması ve farkındalığının artması bu değil midir?
Kırıklarımız değil midir hayatımızın yönünü belirleyen.
Kintsugi sanatı aslında hayatın gerçek doğasını yansıtan güzelliğe karşı içten gelen bir anlayış olan Wabi Sabi felsefesinden doğuyor.
Özetle ne durumda olursak olalım, bize güzelliğin orada saklandığını söylüyor. Sabi güzelliği Wabi ise yüreği ifade ediyor.
Özgün güzelliğin özüyle temasıdır Wabi Sabi.
Hayatta insan da geçicidir, eksiktir ve kusurludur. Bu yüzden mükemmelik imkansızdır ve kusurlar herşeyin doğasındadır.
Wabi sabi prensipleri bize, kusursuz olmaktan vazgeçip kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi öğreten bir yaşam dersidir.
Esas zenginliklerimiz, hatalarımızı kucaklayabilmek, kırgınlıklarımıza deneyim olarak bakabilmek, gerçekleri olduğu gibi kabul etmek değil mi?
Daha ne kadar kendimizi kandırmaya devam edeceğiz.
Bırakın kendinizi kandırmayı. Dünya’daki sevinçleri ve kederleri farkında olma kapasiteniz artsın.
Çok derinlerinizdeki yeterlilik ve şefkat hissinizi ortaya çıkartmak için, kırıklarınızı, hatalarınızı sevin ve onlarla barışın.
Çünkü içimizdeki güç bu illüzyon ile sabote ediliyor. Kendi kendinizi sabote etmiyor musunuz?
Kendi potansiyelinizi, enerjinizi baltamamıyor musunuz? Kendi kendinizi hapis etmiyor musunuz?
Her halimiz ile yeterliyiz. Mükemmel olmamanın dayanılmaz hafifliğini neden yaşamıyoruz? Çünkü o sizsiniz.
Neden kendinizi kabul etmiyorsunuz.
Belki sizin kusurlarınız, başkaları için lütuftur.
Kusurlarımızın, hatalarımızın, bize Tanrı tarafından verilmiş bir hediye olduğunu unutmayalım.
Belki de onlar yoktur, bizim algılarımızda o şekilde canlanıyordur.
Hata yapmaktan korkmayın demiyorlar mı? Yeni dijital liderleriniz.