İnsanı anlama
İnsanları anlamanız, onları daha iyi analiz edebilmeniz ve onları belli bir hedefe doğru yönlendirmenizi sağlar.
Her zaman alternatifler düşünmemizi, yedeklilik planlamaları yapmamız önerilir. Yedek planlar düşünmek, performansın daha da düşmesine sebep olur. Güvensizlik, beklenti teorisini negatif olarak etkiler.
Beklenti teorisi, bir bireyin belirli bir amaç doğrultusunda harcayacağı çaba düzeyi, çaba sonucunda beklenen performans düzeyinin, bu performansa bağlı olarak elde edilmesi beklenen ödüllerin ve bu ödüllerin birey açısından çekiciliğinin bir fonksiyonudur.
Davranışlarımızı belirleyen motivasyonun, bu davranış sonucundaki beklentilerimiz olduğunu söyler. Beklenti teorisi bir şeye odaklanmamızı ve alternatif plan yapmamızı söyler.
Seçimler bu anlamda önemlidir. Girişimcilikte bu işin ödülleri, kişi için çok daha çekici iken, hiyerarşi ve memuriyette, alternatiflerini düşünmek ve sürekli yedek planlar yapmak daha makbuldur. Sonunda yedek plan yapmaktan ana plan yapılamaz hale dönüşür.
İleriyi düşünün ancak ayrıntılara fazla takılmayın. Kendi kendinizi sabote ediyor olabilirsiniz.
Tabii ki burada, test ve görev odaklılar ise, sadece kutuyu işaretleyip geçmeyi de seçebilir. Bu durumda hem işin felsefesi anlaşılmamış, hem de sürekli korunmak, sürekli alternatif üretmek zorunda olan, ancak iş yapmayan bir topluluk elde edersiniz.
Güven bu nedenle temeldir. Ticaretin ve ekiplerin temeli güvenden geçer.
Büyük sorunlar ve risklerden kaçmak, alan koruması için iyidir. Hiyerarşide sorun olmaz ancak girişimcilikte büyük sorundur.
“Bir insanın ölümü trajiktir, on insanın ölümü dramatiktir, bir milyon insanın ölümü ise sadece bir istatistiktir” diyor Josef Stalin.
İnsanlar kendi hayatlarına dokunmadıkça, bu konuda eylem almazlar. Bir sorun çok büyük olursa, insanlar çabalarının karşılığı olmayacağını düşünür ve çaresiz hissederler. Aksiyon almamayı tercih ederler.
Sistemlerde, insanlarda, daha çok düzensiz hale dönüştürülerek, duyarsızlaştırılır. Bu durum entropi, konfor alanını ve ölümü getirir.
Büyük sorunları, gözünüzde daha büyük hale dönüştürüp, eylemsizlik durumuna geçmeyin.
Riskleri ve belirsizliği minimize etmeye çalışanlar, umursamayanlara göre daha uzun yaşar.
Belirsizlik insanları yıpratır. Çünkü, beyin hem iyi hem kötü sonuçları tahmin etmeye çalışırken, aşırı yük altında kalır. Kaygı ve stres düzeyi artar. Organizasyonel sağlığı olumsuz etkiler.
Belirsizlikten kaçınmak, kısa vadede kaygıdan uzaklaştırır ancak uzunvadede arttırır. Belirsizliği memnuniyetle karşılamak ise kısa vadeli kaygıyı artırırken, uzun vadeli güvene sebep olur.
Kendi inançlarımızı, düşüncelerimizi destekleyen şeyleri öne çıkartmaya bayılıyoruz.
Bizim fikirlerimizi söyleyen insanların sözlerini çok seviyoruz. Övülmeyi seviyoruz.
Görüş birlikleri ve taraftarlık içimize işlemiş ancak eleştirel düşünce bizi sinirlendiriyor.
Doğrulama yanlılığı, bizi inandığımız bilgilere uyumlu bilgileri aramaya yönlendirir ve insanları yankı odasına hapseder. Çelişkili bilgileri reddederiz.
Bilişsel öryargılarımız, gelişmemiz ve değişim için önümüzdeki en büyük engel haline dönüşür.
Önünüzdeki büyük işler, erteleme hastalığını getirir. Odaklanamaz duruma gelirsiniz.
Acil, önemsiz görevler her zaman çekicidir.
Kısa dönemli dopamin etkileri olan, çikolata yemek gibi, daha hızlı ve daha kolay işler anlık tatminler sağlar. Kısa vadeli süren işler uzun vadeli işlere göre daha iyi işlenir. Çevik methodolojilerdeki yöntemde bu kandırmacanın avantajlarını kullanır.
Yüksek mücadele alanları, üstün yetenekleri akışa sokar.
Kişiler ne beklerse, onun gerçekleşme olasılığı yükselir. Niyet etme ve onun için çabalama ile başlar.
Buna Pygmalion etkisi denir. Yüksek beklentiler, daha iyi performans göstermemize sebep olur. Beklentileri yüksek tutmak, çevrenizde size inanan insanlar ile gelişiminizi hızlandırır.
“Pozitif beklentiler kendini gerçekleştiren kehanetlere dönüşebilir. Yani hayaller birer harita gibidir.” Carl Sagan
İnsanları anlar, onlara inanır, onları cesaretlendirirseniz, çok büyük hedeflere ulaşabilirsiniz.