Kültür çatışması ve değişim

Dünya iyi ile kötü arasındaki mücadeledir. Ne salt iyi ne salt kötü vardır. Hepimizin bir karanlık yüzü vardır.

Bazen çıkarlarımız bu yönde bizi yönlendirir. Kötü yüzümüzü göstermek, bize çıkar sağlıyordur. Bizde pragmatik olarak bu yolu seçeriz.

Bazen korkularımız ve konfor alanlarımız kötüye seyirci kalmayı seçer. Seçmek durumunda kalır. Cesaretimiz kırılıp, korkularımız artmıştır.

Kapitalist sistemler, insanların buradaki korku özelliklerini kullanarak, hiyerarşik olarak onları kontrol altında tutmaya, gerektiğinde korkutmaya çalışır ve geleneksel yönetim anlayışı doğmuştur.

Bugünün bilgi devriminde, süreçler sevgi ve inançlar ile daha takım olma birlikte olmak üzerine bir liderlik yapmayı gerektiriyor. Çevik Dönüşüm olarak adlandırılan bu kavram iş yapış ve liderlik ötesinde bir kültür ve iklim getirmesi durumunda başarılı olabiliyor.

İşte sanayi dünyasının kapitalist düzeninden, bilgi devrimininin paydaş ekonomisine geçiş, büyük kültür çatışmalarını, çıkar çatışmalarını da beraberinde getiriyor.

Korkular, endişeleler ile büyütülmüş, maddi imkanlar ile anlam arayışına çıkmış bir neslin dönüşmesini bekliyoruz.

Bir dönem bu dönüşüm olamayacağı düşünüldüğünden 30 yaşında CEO’ları görmeye başladık ancak onun da yaşanmışlıkları yetmedi.

Şimdilerde 40'lı yaşlarında dönüşmüş insanların dönüşüm liderleri ile 20'li yaşların enerjilerinin birlikte konuşuluyor ancak ne kadar dönüşebileceklerini zaman ile göreceğiz.

Yolculuğa çıkmış ve kamil insan yolunda ilerleyen insanlar ile bu yola çıkmaya hevesli insanlar ile bu işleri yapabileceğiz. O da kendi faydası kadar, Dünya’ya insanlığa fayda için bir amacı olanlar ile bu yolculuk yapılabilecek.