Korkuların ile özgürleş ve geleceği sen yarat.

Ferhat Ünlükal
3 min readOct 11, 2020

--

Motivasyon kavramını öğrenirken, havuç ve sopa kavramını öğrenmişsinizdir.

İnsanların bazen pozitif bazen de negatif motivasyonları olabilir.

Pozitif motivasyon geleceği ve olumlu günleri hayal ettiğimizde, onları zihnimizde şekillendirdiğimizde, vizyonu çizip, görselleştirip, o vizyona yaklaştığımız her adım da daha da motive oluruz.

Bir de tam tersi olarak, geleceği daha zor ve olumsuz olarak gördüğümüzde, umudumuz kaybolur, korkularımız artar.

Buradaki inançsızlık düzlemi, bizdeki eksikliklerden kaynaklanır. Eksikler, ya bilgi, ya motivasyon, ya vizyon olabilir.

Buna modern yönetim dünyasında Performans engelleri deniyor.

Yöneticilerin ve liderlerin organizasyonlarını ileriye götürmesi için bu engelleri ortadan kaldırması gerekiyor.

Peki neden korkuyoruz? Kim bizi korkuttu? Sistem mi, kişiler mi?

Bugün çokça konuşulan konu demokratikleşme olmasına rağmen, esasında, şirketlerimiz, organizasyonlarımız, yapıları gereği demokratik değiller ve günümüzün insanı da bunun böyle olmasını beklemiyor.

Ama özellikle yeni dijital organizasyonlar vizyonlarında birşeyleri demokratikleştirmeyi vaad ediyorlar. Sanki bu durumda öncelikle kendilerinden başlamaları gereği ortaya çıkıyor.

Startup kültürü de buradan çıkıyor ancak çok güçlü olmadığı için haklılığını henüz bilemiyoruz.

Girdisinin özütünde olmadığı bir dünyada çıktının içerisinde bu şekilde gerçekleşmesi mümkün mü? Kimya dersinden bir katalizörü hatırlıyorum ama bu sanki o da değil.

Bu konuda iyi olmadığımı da kabul ederek yani sinerek ve korkularım ile yüzleşerek, bunu sadece bir düşünsel konu olarak alıyorum.

Sopa ile başlanılan yolculukta, en büyük etki tabii ki cezalandırma. Düşünsel kodlarımızda ceza ne zaman verilir dediğimizde, hata yaptığımızda yanıtını verdiğinizi duyar gibiyim.

Evet, bugüne kadar hata yaptığınızda cezalandırıldınız. Okulda hata yapıp, dersten atıldınız, trafikte hata yaptığınızda, ceza yediniz.

Hataları engellemek için öğrenilmiş çaresizliği öğrendiniz ve biat etmeyi deneyimlediniz.

Şimdi sözde dijital organizasyonlarınız size hata yapmayı ve girişimciliği öğretiyor. Siz buna hazır mısınız? Bunu söyleyenler size ne kadar dürüst? Korkularınız ve karmaşık duygularınız ile bu durumu çözebilecek misiniz?

Sadece korkularınızdan mı geliyor bu durum? Kişiliğinizden veya geliştirdiğiniz mükemmelliyetçilik ve obsesyonlarda sizin harekete geçmenizde bir engel olabilir mi?

Bu konuda aklıma gelen ilk hikayeyi paylaşmak istiyorum. Bir çiftlik evinde hareket etmeyen bir köpek varmış, sahibi, hareket etmesi için bulunduğu yere çivi çakmış ancak köpeğini sevdiği içinde çivileri çok büyük yapmamış. Çiviler köpeğe batıyormuş ancak hareket etmesi için yeterli değilmiş.

Zaman zaman bize de çiviler batsa da, konfor alanlarımızı bozmak istemeyiz. Çivi batmaya devam eder ancak hareket yoktur.

Performans engelimiz, bilgi, vizyon ve motivasyon eksikliği midir?

İşte korkularımız bu noktada devreye girer ve hayat korkakları affetmez.

İnsan bir kez hayata geliyor ve deneyimliyor. Fakirliği, zenginliği, açlığı, tokluğu, maddiyatı, maneviyatı.

İşte elimizdekilerin yakıp gitmesi, korkuyu daha da arttırıyor. Birçok noktada gördüğüm, bu korkuların, insanın hayatını kendi kendine hapishaneye çevirip, kendi kendini doğrulayan bir kehanetin gerçek olduğu üzerine.

Bunun alt sebebi de, insanın egosundan geliyor. İnsan kendi ölümünü egosundan dolayı kabul edemiyor ve hayatta kalma arzusu onu daha da kamçılıyor. Ancak bu koşu bir hipodrom koşusu. Geldiğin yere tekrar döneceğini unutuyor insan.

İşte ikinci turda olaylar tekrardan karşına çıkıyor. Bu sefer başka şekilde sınanıyorsun. Tekrar kalıyorsan, tekrar sınanıyorsun. Bu dersi vermeden bir sonraki sınıfa geçemiyorsun.

Bazen görüyorsun ki, insan ömrünün sonuna gelmiş ama hala birinci sınıf derslerini vermeye çalışıyor. Hala maddiyat düzlemini geçememiş olabiliyor. Daha bunun dengesini kurmak var.

Zümridi Anka kuşu hikayesinde olduğu gibi, irade, aşk, cehalet, inançsızlık, yanlızlık, dedikodu ve ben vadilerinden geçiyor.

Bir bakıyor ki kendisi simurg kuşları arasına girmiş.

İşte bu miyopluk içerisinde geçiyor hayat ve korkular bu miyopluğu daha da besliyor.

Eğer insanlığa bir değer yaratmak ve onları demokratikleştirmek için bir yola çıktıysan, bu 7 vadiyi geçip, insanlığın geleceğini sen yaratacaksın.

Sevgiyle kalın.

--

--

Ferhat Ünlükal
Ferhat Ünlükal

Written by Ferhat Ünlükal

Fintek sektöründe deneyime sahip bir liderdir. İş dünyasında girişimcilik ve değer yaratma üzerine, bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır​.

No responses yet