Kutsamak
İnsanoğlu bir şeye inanmak istemiş ve bu şekilde kendini güvende hissetmiş. Göklere, ateşe, putlara tapmak, insanın doğasının ve çok eski pagan dönemlerinden getirdiği bir binlerce yıllık yazılım.
Tabii ki bu kavramlar polarizasyon içinde kullanılmış. Kutuplaştırarak insanların yönetilmesi, parçalayarak yönetmeyi zaman içerisinde geliştirmişler.
Güç sahibi olma isteği, gücün kutsanması ve tapılması da, ona hırs ile ulaşmaya çalışanları oluşturduğu için, egemen olmaya çalışanlar onlar için de methodlar geliştirmişler. İnsanların inanç sistemleri, kutsadıkları için onları kullanarak, karşıtlıklar yaratarak, bir şeye radikal ve fanatik yaklaşmasını sağlayarak, kendi kutuplarını oluşturmuşlardır.
Hiçbir şeyin ateşli savunucu olmamak, gerektiğinde, değişeceğini bilmek, değişimi görebilmek ve ona liderlik etmekte her zaman zor olmuştur.
Değişimin önündeki bir engel, güç, gücü kontrol etme isteği iken, diğeri de fikirlerin, ürünlerin, yaratılanların kutsanmasıdır.
Tarihin bir çok döneminde, oluşturulan radikal ve fanatik akımlar ile topluluklar yönlendirilmiştir. Bugün fanatik taraftar olmak bile bu felsefenin bir eseridir.
Bugün oluşturduğumuz kavramlar bile, kutuplaştırma dili için kullanılan kelimelerdir. Pagan kelimesi, erken dönem Hıristiyan kilisesi, kendine ait olanları tanımlamak için, kendi dışındakilere uyguladığı etiketti.
Etiketler ile düşünmek tanımlamaları ortaya çıkarttığı gibi, karşıtlıkları ortaya çıkartıyor. Benden olan ve benden olmayan, parçalayarak yönetme, radikalleşme, fanatizm için müthiş bir tuzak.
Ancak bugünün kavramları da aynı şeyler üzerinden okunmuyor mu? Aynı kültüre tabii olmak, onları etiketleme. Bu bir felsefe ürünü haline dönüştüğünde de, artık modern toplumlarda da, küçük dinler değil ama geçmiş dönem kutsama ve puta tapma adetleri yine orataya çıkıyor.
Topluluklar putlara değil ancak fikirlerine aşık olabiliyorlar ve bunların aşırı savunucuları olabiliyorlar.
Benzer şekilde bir takımın fanatik taraftarı olabiliyorlar. Geçmişte de gladyatörlerde, insanları uyuşturma aracı olarak kullanılan şeyler, şimdilerde form değiştirmiyor mu? TV ile başlayan dijital platformlar ile devam eden sömürü araçları insanları kutsadıkları şeyleri değiştirmek ve parametreleri yönetmek için kullanılmıyor mu?
Tüm bu etkiler içerisinde insan acaba kendi özgür iradesi mi karar veriyor yoksa onlara birisi mi o kararı verdiriyor. Eğer öyleyse, reklam endüstrisine ne diyeceksiniz.
İnsanoğlu’nu bir hamster faresine dönüştüren sistemlere ne diyeceksiniz? Tüketim toplulukları yaratmak için oluşturulan kültürel silahlara.
Kutsadığımız şeyler üzerinden, aşırılıklarımızı ortaya koyarak, ürünlere aşık olma alışkanlıklarımıza.
İnsanın egosudur ve egon üzerinden yönetilirsin. Özgürleşmek için farkındalık gerekir.
Aslında kamil insan yolculuğudur farkındalığı olan insan için. İnsan iki kez doğan, birincisi kendi doğal doğumudur. İkincisi, farkındalığı arttırdığında, ona verilen şeyleri doğru kabul etmediğinde, etiketlemediğinde, kutuplaştırmadığında, birbirimizden üstün olmadığımızı, üstünlük iddiasının altında ezilmişlik hissiyatının yattığını anladığında ve kendinin ikinci doğumunu gerçekleştirdiğinde olur.
İkinci doğum, kamil insan yolculuğunda, fark edemediğin bir aşamada olur.
Bugünün parametreleri, seni yarına taşımayacak. Değişime kucak aç. Mevcut bildiklerine de körü körüne inanma ve sorgulama. Bugünün dünyasında, en büyük pagan sen olabilirsin. Kutsadığın şeyleri bir kez daha sorgula.
Kutuplaşmanın karşısında mutlaka bir üçüncü düzlem ve mutlaka başka bir frekans vardır.
Kamil insan olma yolunda, farkındalığınızı arttırarak, egonuzu sorgulayarak, frekansınızı ayarlayarak, inanç sistemlerinizi sorgulayarak, eleştirel düşünce ile, nedenlerini anlayarak, ilerlemen dileklerimle.