Kültür ve Değişim
Her toplum layık olduğu gibi yönetilir. Toplulukların düşüncesi, felsefeleri onların nasıl yönetileceklerini de belirler.
Sistemler bunun üzerine yapılandırılır ve değişimlerde bu sistemlerde acılar çekilerek, değişim enerjisini oluşması ile ortaya çıkar.
Toplulukları içerisindeki bulunduran kaplar, devletler, kurumlar, şirketlerdeki sistemler ve yönetim motivasyonları nasıl olursa, fizikteki gibi itici güç yönünde sistem hareket eder.
Bu anlamda istediklerinize dikkat etmeniz neden istediğinizi anlamanız gerekir. Bu sizin hayat çerçevesini oluşturduğu gibi, toplulukların kültürüne de etki eder. Girişimci kültürünü yetiştirmek için, onları. girişimci gibi motive etmelisiniz. Memuriyet kültürünü yeşertmek isterseniz, hiyerarşik olarak onları motive etmeli ve dikkatlerini makam ve mevkiye çevirmelisiniz.
İnsanlar kendi cehennemlerini kendi elleri ile hazırlarlar. Bu bir dilemmadır. Karşı çıktığın şeye emin adımlar ile koşarsın. Neyi kınarsan o olursun. Bu da insan ve egoya dair bir şeydir.
Bugün karşı çıktığınız şeyi siz besliyor olabilir misiniz? Bir düşünün. O toplulukları sizin düşünceniz orada tutuyor olabilir mi? Onların finansmanı siz oluyor olabilir misiniz? Bu bir çok toplulukta bu şekilde hareket eder. Ancak küçük parçalara bölündüğü için, büyük parçayı görmekte güçlük çeker ve karşı çıktığınız sistemi kendiniz besliyor olabilirsiniz.
Bunun için daha büyük bir kollektif bilinç oluşturmak ve farkındalık ile bu bilinci beslemek durumundasınızdır. O zaman ortak vizyonlara ve hedeflere odaklanmış toplulukları daha rahat yaratabilirsiniz. Buradaki temel duygu, adalettir. Bu nedenle adil düzenler kurmalı, hukukun üstünlüğüne uygun olarak kurumlar kurmalısınız.
Hiyerarşik yapılarda, güç merkezli yapılar, hukuk ve adalet kavramlarının kendileri için uyun olmadıklarını düşünebilir ancak toplulukların adaletli şekilde geleceğe taşımak için, adil, vicdanlı ve hukuki bir sistem oluşturmalısınız.
Felsefeyi ve kültürü anlamak, insanları motivasyon yöntemlerini de anlayarak bunu yapmak ve daha büyük çerçeveden görmek gerekir.
Servet birikimini ev ve araba oralar gören memuriyetin zam oranlarına takılması bu anlamda, bağımlılık içerisindeki uyuşturucu bağımlısının dozunu konuşması gibidir. Doz ne kadar olursa olsun, günün sonunda yine sorun yaşanacaktır. Hiyerarşik düzenlerde, maaş profesyonelin uyuşturucusudur.
Neden motive olduğunuza bakarak, yönetirler. İşte toplulukların da gelecekleri onların nasıl motive edildiği ile alakalıdır. Girişimci kafası ve memur kafası arasındaki fark buradan gelir.
Neye önem verirseniz, o olursunuz. Neye zaman harcarsanız, o olursunuz. Bu nedenle bir şeyden rahatsız olduğunuzda öncelikle isteklerinize bakın. İstekleriniz sizi yönlendirir ve zaman zaman köle yapar, kendi cehennemlerinizi emin adımlar ile koşarsınız.
Mahatma Gandhi şöyle diyor. “Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.”
Daha büyük çerçeveye gelin ve tekrardan değerlendirin.
“Gözler sadece zihnin algılamaya hazır olduğu şeyleri görür.” Henry Bergson
Çok takılmayın. Büyük resimden baktığınızı anlıyorsanız, o zaman yolunuza devam edin.
“Önce seni dikkate almıyorlar, sonra sana gülüyorlar, sonra seninle mücadeleye girişiyorlar, sonra sen kazanıyorsun.” Gandhi
Algılarınız sizin kaldırılmanıza baz oluşturmasın. Hayatınızdaki tanımları gözden geçirin. Öncelikle servet ve hayatı doğru tanımlarsanız, o zaman yaşam felsefeniz değişir.
Bunu derin olarak düşündüğünüzde, havucunuzu ve muzunuzu kendiniz tanımlarsınız. Bunun üzerine düşünmediğinizde maymun olabilirsiniz.
Sun Tzu üstad, bir planın yoksa, bir planın parçasısındır der.