Liderlik, Otonomi ve Dinleme
--
Liderler, kendi koltukları ve güçleri nedeniyle değil, başkalarının güçlendirme yetenekleri ile harika olurlar.
Liderlerin görevi, insanlara iş yapmaları için alan açmak ve onlara delege edebilmektir. Artık işin nasıl yapıldığı, hatalarının nasıl düzeltildiği ve üretime nasıl aktarıldığına bakmamanız. gerekir.
İnsanları bir araya getirmeyi, potansiyellerini ortaya çıkartmayı ve potansiyellerini gerçekleştirmeleri onları cesaretlendirmeyi ve kendilerini gerçekleştirmelerini sağlamayı hedeflemelisiniz.
En iyi işlerin çoğu üretmeyi değil, onları güçlendirmeyi içerir. Bunun tersi de doğrudur. Liderler aynı zamanda güçlendirmek yerine, zayıflatmayı da seçebilirler. İnsanlar işlerini değil, yöneticilerini bırakırlar.
Tek başına çalışmaktan takım çalışmasına teşvik etmek, diğer insanlardan, takım arkadaşlarından öğrenerek, çatışmalardan kaçınmaya ve farklılıkları kucaklamaya bir süreç alır. Farklılıklarımız zenginliğimizdir.
Hata yapmak, öğrenmek, yeni şeyler denemek, size liderlik yolculuğunuzda yardım edecektir.
Egonuzu bir kenara bırakın ve hatalarınızı sevin, onları kabul edin ve öğrenin.
Deneyim ödüllendirici ve tahmin edici bir yolculuktur. Büyütür ve öğrenirsiniz.
Yapılacak çok şey vardır ve daha iyi bir yolunu bulabilirsiniz.
Değişime merak ile yaklaşın.
Büyük sorunlar karşısında sakin olun. Strateji ve yaratıcılık ile çözebileceğiniz konularınız var.
Öğrenilecek çok şey vardır ve bu arada da korkularda vardır. Takımınızın sizden beklediği liderliği gösterme zamanı gelmiştir. Siz liderlikten kaçıyorsanız, takımınız bunu fark edecektir.
Daha iyi lider olmak için, denemelisin, yanılmalısın, hata yapmalısın.
Jack Welch, “Lider olmadan önce, başarı tamamen kendinizi büyütmekle ilgilidir. Lider olduğunuzda, başarı başkalarını büyütmekle ilgilidir” diyor.
Üst makam ve mevkiler sizi gerçeklikten uzaklaştırabilirler. Diğerlerinin de sizin rütbeniz ve makamınız ile ilgili yargıları varsa, o zaman daha da uzaklaşırsınız. Bu çembere tutulursanız, buna güç zehirlenmesi denir.
Eğer farkındalığınız yoksa, sonu felakat ile sonuçlanır. Gerçeklikten uzaklaşmış yöneticiler ve onlardan kaçmaya çalışan bir ekip.
Gördüğünüzü sandığınız şey, sıklıkla duyduğun şey gerçeklikten uzak şeylerdir. Bunu duymak istediğini düşünen müritlerin, şeyh uçmaz mürit uçurur sözünü hatırlayarak, sana güzel bir süpriz oluştururlar.
Toksik ortamdan beslenen katil fareler yaratılmıştır.
Bu açığın kapatılması ancak size bunu yapmadığını düşündüğünüz insanlardan geribildirim alabilmektir.
Siz insanlar ile samimi ve gerçek bir ilişki kurduğunuzda, gerçek sorunları duyma fırsatı elde edersiniz. Onların ne hissettiklerini öğrenebilirsiniz. Endişeler ve geribildirim için kanal açarsınız. Liderler tarafından duyulduklarını ve desteklendiklerini hissetmek onlara psikolojik güven ortamı yaratır.
Onlarla bağlantılı kalmanın yolu onlarla bire bir görüşme yapmaktır. Birilerini öncülleyerek yönetiyorsanız, bu sizin için zor olabilir. Ortak bir frekans bulun ve oradan iletişim kanallarını açın.
Colin Powell, “Liderlik sorunları çözmektir. Askerlerin sorunlarını size getirmeyi bıraktığı gün, onları yönetmeyi bıraktığınız gündür. Ya yardım edebileceğinize olan güvenlerini kaybettiler ya da umursamadığınız sonucuna vardılar. Her iki durum da liderliğin başarısızlığıdır” diyor.
Sorunları çözmek cazip gelir. Yöneticiler, kendilerini iyi hissederler. Ancak problemleri çözüyor olmanız, iyi bir çalışan yetiştirmediğiniz anlamına gelir mi? Düşünün. Size bağımlı insanlar mı yetiştirmek sizin göreviniz.
Liderler, insanlara ne yapacağını söyleyin, sorunlara dahil olup, %100 mükemmel sonuçlar alanlar değildir.
Onların görevleri çalışanları büyütmektir. Kendi kararlarını vermek için bilgilerini kullandırmak, kendilerini güvende hissettirmek ve gerekli becerileri kazanmaları için onları motive etmek, geleceğe güven ile bakmak, zor sorunları çözmek, zamanı etkin kullanmalarını sağlamaktır.
Siz bir mentorsünüz. Bağlamı vermek sizin işiniz, ancak kararı siz vermeyin. Nasıl yapıldığına karışmayın. Bunun için sadece soru sorun.
Zorluklarını, hangi çözümleri denediğini, neyin işe yaradığını, neyin yaramadığını ve olası çözümleri soru sorarak, düşünmesini sağlayın.
Kendi içsel tepkiniz ve riskleri üzerinizden atmak için onlara karar aldırıyorsanız da, bu durum kötü niyetli olarak değerlendirilecektir. Çalışanlar, işlerinin onlara söylediğini yapmak olduklarına inanırlarsa, batarsınız.
Yöneticilere iyi gözükmek mi istiyorsun? Seni iyi gösterecek şeyleri bırak. Onları memnun etmekten vazgeç. Kararlarınız sempatik ve iyi olmaya odaklı ise, gerçeği göremezsiniz.
Anlaşmazlıktan kaçınmaya çalışıyorsanız, çatışmaları görmezden geliyorsanız, meydan okumaktan çekiniyorsunuz demektir.
Yönetici olarak, nazik, cesur, alçakgönüllü ve düşünceli olun. Onların sorunların onların yanında olun.
Bunun için geribildirimlerinizi direkt verin. ilk olarak iyi gözükmeseniz bile eleştirel ortam ile başa çıkmayı öğrenirler. Sandviç yapabilirsiniz ancak konu anlaşılmazsa daha çok uğraşırsınız.
Sorumlulukları verin, taahhütlerin kendilerina bağlı olduğunu öğretin.
Umut ve inanç aşılayın. Denemeye, hata yapmaya teşvik edin.
Fırsatlar için meydan okuyun. Zor hedefler verin.
Peter Drucker “Etkili liderlik, konuşma yapmak ya da beğenilmek değildir; liderlik niteliklerle değil sonuçlarla tanımlanır” diyor.
Egoların ile haklı olduğunu kanıtlamaya çalışırsın ancak senin görevin doğru karar vermektir.
Zekanızı kanıtlamak, doğru kararı vermekten daha öncelikliyse, bir lider olarak başarısız olursunuz. Zeki olabilirsiniz ancak lider olamazsınız.
Bakış açınızı açıklayabilirsiniz ancak dinleme merakınızı da unutmayın. Ben bunu istiyorum, senin ne söylediğin ile ilgilenmiyorum diyerek, ortak mutabakata varamazsınız. Sadece üstün olduğunuzu söylediniz. Ancak o da egolu olduğunuzu söyledi ve doğru yöne gitmiyorsunuz.
Empatik ve üretken dinleyin.
Dinlemeden hiç bir şeyi reddetmeyin. Bu sizin korkularınızı ve üstünlük duygusunu belirler.
Aynı fikirde olmaya bilirsiniz. Fikrinizi söyleyin, meydan okuyun ancak konunun nereden kaynaklandığını da unutmayın. 5Why kuralını uygulayın.
Karar verirken, adil olun. Egolarınıza yenilmeyin. Egolarınıza ve gerçeğe yenildiyseniz, onlara destek vermekten ve özür dilemekten kaçınmayın. Katılıp kalmayın.
Kim Scott “Güçlü bir lider, dinleyecek alçakgönüllülüğe, meydan okuyabilecek özgüvene ve tartışmayı ne zaman bırakıp gemiye bineceğini bilecek bilgeliğe sahiptir.” diyor.
Yönetme şekliniz, tüm ekipleri de etkiler. Geribildirim kültürünü geliştirmek mi istiyorsunuz? O zaman kendinize bakın.
Çatışmaları yönetmelerini mi istiyorsunuz? O zaman sizin çatışmaları nasıl yönettiğinize bakın. Çatışmaları gözmezden gelmeden veya kaçınmadan kendiniz yapın.
Fikir birliği mi yaratmak istiyorsunuz? O zaman öncelikle siz sağlıklı anlaşmalara girmek için zaman ve fırsat kollayın.
Sizin istediğiniz şeyin öncelikle sizde olması gerekir. Kendinizi farklılaştırır ve kendinizi bu sürecin dışında tutarsanız, kimse sizi ciddiye almaz.
İsteklerinizde ve davranışlarınızda tutarlı olun. Konuşmayı bırakın onlar eylemleriniz ile bunu anlayacaklardır. İyi bir lideri taklit, en güzel öğrenme yöntemidir.
Eric Harvey “İnsanlar ne dediğimizi duyar, ama ne yaptığımızı görür… ve görmek inanmaktır. Kelimeler sadece kelimelerdir…onlara göre yaşamadığınız sürece. Yürümek zorundasın”
Özetle, liderlik sorumluluğu almak demektir. Davranışlarınız ve eylemleriniz ile örnek olabilirsiniz. O organizasyonunuzun normu haline dönüşebilir.
Hiyerarşik yönetimlerde mesafe ve rütbeler arttıkça, gerçeklik kopar. Bu gerçekliği sağlamak zorundasınız. Zorlukları bilmeniz, engelleri anlamanız, onları dinlemeniz gerekir.
Onlara koçluk yaparsanız, desteklerseniz onların daha iyi karar almasını sağlarsınız. Yetkilendirdiğiniz sürece, insanlarınızı büyütürsünüz.
Cesaret, şefkat ve zor kararlar alma size saygıyı arttırır. Sizden hoşlanmalarını sağlamaya odaklanmayın. Onlara işin içerisinde saygı uyandırın.
Onların dinleyin. Bakış açılarına meydan okuyun. Egonuzun doğru kararı vermenin önüne geçmesine izin vermeyin.
Kendi yapmadıklarınızı, başkalarından beklemeyin. Onlara konuşmalamrınız ile değil, eylemleriniz ile liderlik yapın.