Pandemi ve Ekonomi
Herşeyin başı sağlık demiş atalarımız.
Rahmetli Vehbi Koç’un sözleri bizlere ders niteliğinde.
Vehbi Bey ne güzel demiş “Evin varsa bir sıfır koymalısın varlıklar hanene, İşin varsa bir sıfır daha koymalısın, İş seninse üç sıfır daha koymalısın, İşin iyi gidiyorsa üç sıfır daha, Araban varsa bir sıfır, Yazlığın varsa bir sıfır daha, Daha sıralanabilir sıfırlar hanesi … Ancak, sağlığın bir koyarsın başına, o zaman bütün sıfır anlamlı bir değere ulaşır. Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere …”
Pandemi de bize sağlığın ekonomi ile doğrudan alakalı olduğunu, çok güzel anlattı.
Sağlık sektörünün hızla özelleştirilmesi, parası olanın sağlık hizmetlerine ulaşabileceği bir ortam yarattı.
Toplumsal sözleşmeyi, zenginler leyhine bozmasına neden oldu.
Ancak pandemi gösterdi ki, toplumsal kapsayıcı politikalar olmadan, ülkeler ekonomilerini devam ettiremezler.
Bir devletin de, devlet olabilmesi için, sağlık, eğitim, adaleti sağlamasının temel şart olduğu bir kez daha ortaya kondu.
Evet sağlık birinci önceliktir ve herkesin işidir.
Sağlığa yatırılacak 1 doların, uzun vadedeki getirisi 4 dolar.
Birey ve toplum iç içe ve bireyi korumak, toplumların sağlığını koruyor.
Bireyin rekabet etmesini sağlayan kapitalist yapılarımız belki zenginliklerin bir yerde toparlamasını sağlamak ile birlikte, bireyin temel haklarını da sağlamadığımızda da, toplumsal sözleşmelerimiz bozulup, eşitsizliklerimiz artıyor.
Açgözlülük, toplumu içten çürütüyor. Sosyal devletler, eğer politikacıları tarafından çürütülmemiş ise, bu koşullarda daha iyi bir noktadalar.
Yaşlı nüfusuna iyi bakamayan bir toplumun, bütünsel düşünme ile ilgili zaafları olabileceği gibi, bilge bir toplum olma noktasında da sınıfta kalacaktır.
Sağlık kadar diğer bakmamız gereken ikinci problemimiz, gıda güvenliği ve tarım.
Savaşta bir orduyu yenmenin en kolay yolu, gıdasının kesilmesidir. Tarım politikaları ve dışa bağımlılıkta, bağımsızlığı tehdit edebilecek en önemli kalemlerden.
Bu hafta Mckinsey’nin gıda güvenliğini ele aldığı raporunda, Feeding America organizasyonunun Pandemi dönemindeki hızlı artan talebi inceleniyor.
Hem gıda güvenliği, pandemi nedeniyle de oluşan eşitsizlikler, gerçekten toplumsal sözleşmelerimizi etkileyecek durumda.
Devletler buna ilişkin önlemler almak zorundalar ve almaya çalışıyorlar.
Diğer toplumsal sorunumuz eğitim ve eğitimde fırsat eşitsizlikleri. Bu toplumların en önemli problemleri arasında.
Teknoloji bunu bir miktar daha demokratik hale dönüştürüyor gibi gözükse de, bir yandan da teknolojiye, gıdaya ve sağlığa erişemeyen bir toplulukta demokratikleştirme hamleleri daha etkisiz hale geliyor.
Tabii ki hava su gibi ihtiyaçlardan bir tanesi de adalet.
Pandemi dolayısıyla oluşan ekonomik bulanımlar, politikacıların koltuklarını tehdit etmeye başlayınca, daha otokratik yönetme ihtiyaçları oluşabiliyor.
Tüm bu nedenler ile, önümüzdeki dönem sağlık, tarım, eğitim ve adalet politikaları ülkelerin geleceklerini belirleyici ana faktörlerden olacaktır.
Dünyanın böyle bir kaos içerisinden geçerken de, ülkemin de en iyi şekilde bu zorlu koşulları geçmesi dileğiyle.