Sınırlarda Yaşayanlar ve Kavanoz Çocukları

Ferhat Ünlükal
2 min readOct 14, 2020

Zordur hayatını, ülkelerin, şehirlerin, şirketlerin sınırlarında yaşamak.

Zordur çünkü kaosun, karmaşanın, riskin olduğu alanlardır.

Yerleşik düzenler, bir yanı seçmeni isterler, insanlar doğası gereği yerleşmeyi, kendine konfor alanı yaratmayı seçmek ister.

Yerleşik evler, makamlar, koltuklar.

Sınırlarda; bombalar patlar, ilk işgal edilen topraklar onlardır.

Konfor alanına girdiğinde de, hareketler azalır, göbekler şişer. Alandan çıkmamak için değişime direnç başlar.

Dünya yıkılsa, teknoloji değişse, ekonomi alt üst olsa, siyaset bitse, yine de çıkılamaz o alandan.

Çünkü o alanlar zihinsel olarak yaratılmış alanlardır, konforlu olduğu düşünülmüş, üzerine kapatılmış, anahtarı da denize atılmıştır.

O değil midir çocuklarımızı yetiştirirken, sarmaladığımız ve kendi sınırlarını hapsettiğimiz ve sonunda da kavanoz çocuklarımızı yarattığımız düşünce.

Her yerde kavanoz çocuklarının koruyucu melekleri vardır ve sürekli onları korurlar.

İş hayatına geldiğinde de, birileri onların adına birşeyler yapacağını düşünerek, kendisinin adına harekete geçecek insanları ararlar.

Gelişim, öğrenme ise, konfor alanında değil, bilmediğimiz alandadır. Test edip, hata yapıp, öğrenmeden gelir, gelişim.

Şirketlerin inovasyon yapmak için peşinden koştukları alan bu değil midir?

İnovasyon yapmak istedikleri alanlara, kavanoz çocuklarını yerleştirirler. Konfor alanlarını hiçbir zaman bozmadan, bu konuları konuşabilmek için. Belki bizde o kavanoz çocuklarıyızdır belki de mücadaleden yılmış onlara özeniyoruzdur.

Zordur bir ülkede, bir şirkette inovasyon yapmak. Çünkü doğasında ülke ve şirket kavramının doğasında vardır.

Ülke yerleşik düzene, konfor alanının içerisindeki insanların sahiplendiği yer değil midir?

Şirketlerde de governance diye oturtmak istediğimiz kavram bu değil midir? Sürekli olarak denetlediğimiz, stratejik planlar, bütçeler yaptığımız.

Halbuki inovasyon zorluklardan geliyor, halbuki inovasyon, bugün yaptığını yarın yapmamayı söylüyor.

Sözcüklerimiz, düşüncelerimiz oluyor. Aradaki nüansı görmüyoruz, göremiyoruz.

Şirket ve ülkede inovasyon yapmaya çalışıyoruz ancak bu kavramların içeriği ile çelişmiyor muyuz?

Peki nasıl düşünmeliyiz? Belki de kelimeler içerisine de hapis olmamak gerekir.

Orada bu şirket ve ülkelerin dijital kopyaları oluşmuyor mu? Dolayısıyla düşünce düzlemi, kültür değişimine ihtiyaç yok mu?

Startup kültürü, Dünya’nın büyük şirketlerini kasıp kavuruyor. Intel, Microsoft, GE startup kültürü ile çalışmaya çalışıyor.

Ancak yaratmış olduğunuz kavramlar, makamlar ve kavanoz çocukları ile maalesef olmuyor.

Steve Jobs değil miydi çapulcular ile inovasyon yaratırsınız diyen.

Inovasyonu beğenmediğiniz çapulcular ile çöplükte yaparsınız.

Ülkemde çok çapulcu olması da beni heyecanlandırıyor.

--

--

Ferhat Ünlükal

Fintek sektöründe deneyime sahip bir liderdir. İş dünyasında girişimcilik ve değer yaratma üzerine, bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır​.