Tembelliğin kötülüğü
Tembel zaman zaman kutsanır tembel insan akıllı olur ve pratik bir yolunu bulur diye yüceltilir. Tembellik zaman zaman ayıplanır veya eleştirilir. Ancak bu kavramı ne bir övünç ne de yergi olarak kullanmak yerine, davranış ve hayat içerisindeki etkilerine bakmak istiyorum.
Akıllı olan veya akıllı olduklarını düşünenler, insanları kullanmayı, onları maniple etmeyi, onları yönetmek anlamına geldiğini düşünebilirler. Ancak her insan bunun bir şekilde farkına vararak, kısa vadede tembel akıllıların, uzun vadede, farkına varanlar ve azimli olanlara yenik düşmesi olasıdır. Tavşan ile kaplumbağa hikayesidir.
Ancak tembeller, akıllı olduklarını düşündüklerine artık kurnaz olması gerektiğini, etik ve ahlaki bir pusula olmadan da işleri yapabileceğini düşünür. Bu konuda bireysel olarak sorun yoktur ancak kollektif ve ekip olarak büyük sorunlar oluşur. Liderlikte insanların güvenlerini almadıkları için, psikolojik ortam oluşmadığı için, bireysel çıkarlar ön plana çıktığı için çıkarcı yöneticilik olur. Ancak insanların kalplerine dokunmadığınızda, büyük vizyonlara gidemezsiniz.
Kendilerini tembel ve akıllı olduklarını düşünenler, üstün görebilir, narsizm’in doruklarına çıkabilir, insanları maniple edebilir ancak kendi de bir o kadar maniple olur. Bu bir hayat sınavıdır.
Hiyerarşik düzenlerde, konfor alanlarında ve memuriyette bu durum çalışır. Çünkü politika ve biat kültürü hiyerarşik düzlemde prim yapar ve bunun üzerinden katil fareler ve politikacılar yaratılır. Bu da akıllı tembellerin motive oldukları, makam, rütbeleri getirir ve başarılı olduklarını düşünürler. Ancak başarılı olduğu noktada, en büyük başarısızlıklarını elde etmişlerdir. Görünür de başarılıdırlar çünkü motive oldukları şeyleri almışlardır. Bir sonraki aşamada, o başarının nasıl devam edeceğini bilmiyorlardır. Diğer tarafı da ötekileştirmişlerdir. Üzerine basıp, yükselmek dediğimiz şeyde tam olarak budur. Hiyerarşik yapılar, katmanlı olduğu için müşteri ile ilişkileri kesilmiştir ve müşteriden bağımsız şekilde, konfor alanlarında, politikacılar ile kendi hiyerarşilerini, biat kültürlerini yaratmışlardır.
Unutmayın ki, katil fareler, politikacılar, sonunda birbirlerini yerler ve kurtlar sofrası kurulur. Buna giden yolda da güçten zehirlenirler.
Gerçekten girişim ve müşteri varsa da, kurtlar sofrası politikacılar arasında kurulur ancak kurtlar sofrasında üzüm yerler.
Tembellik, kötülükleri otomatik oluşturur ancak dünya iyilik ve kötülüğün dengesidir. O da olacaktır. Denge oyunudur.
Alevlendiğinde, kötülükte sıradanlaşacaktır.
Ancak unutmayın ki, karanlıklar bir gün aydınlığa kavuşacaktır. Umutlarınızı hiç yitirmeyin. “Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden az önceki andır.”
Eğer birisinin kuyusunu kazıyorsanız, mutlaka bir tanede kendiniz için yanına bir mezar açın. Çünkü o tuzağa ve imtihana sizde düşeceksiniz. Ya kendi kazdığınız kuyuya düşeceksiniz ya da zamanla düşürüleceksiniz.
Tembellik sizin omurganızı bozarak, tamah etmenize, biat etmenizi sağlar. Politikacı olursunuz, insanları kullanır, onları maniple eder, olayları dezenforme edersiniz. Sizin gibi düşünen birisi de sizi o noktaya sokacaktır. Birbirinizin kayığına binip, aynı kürekleri çekeceksiniz.
Tembellik, etik ve vicdanı olmayan bir akıl ve hırs ile birleşirse, o zaman tehlikesi artar ancak insanlar kollektif bilinç içerisinde bunun da dengesini bulurlar. Mış gibi yaptığınız, cahil cesareti gösterdiğiniz, yenilik olarak adlandırdığınız ancak ötekileştirdiğiniz için yenildiğiniz bir psikolojik harbin içerisindesiniz. Korkularınız ile yüzleşin ve farkındalığınızı arttırın. Sonrasında istekleriniz, tutkularınız, tembelliklerinizi farkına varsanız, o gün refaha ulaşacaksınız.
Tembellik bencilliği, bencillik kibri, kibir gösterişi, yalanları ve riyakarlığı, riyakarlık korkuları, korkular ise kıskançlığı tetikler, arttırır ve büyütür.
Tembellik başarısızlığa, başarısızlık kıskançlığa, kıskançlık bencilliğe, bencillik sorumsuzluğa, sorumsuzluk güvensizliğe, güvensizlik riyakarlığa, riyakarlık kibire, kibir başkalarını küçümsemeye ve iki yüzlülüğe sebep olur. Zaman içerisinde, bu duygular, nefrete, kindarlığa, düşmanlığa sürükler. Sonunda aldırmaz, aymaz, duygusuz, duyarsız, dengesiz, arsız ve düzenbaz bir kişi ortaya çıkar.
Tembellik, tükettiği kadar, üretmediği için, zenginlikleri büyütemez. Kendi ben’ine gereğinden fazla anlam yükler. Başkalarının başarıları onu rahatsız eder. Onların başarıları kıskanır ve onları kendisinin başarısı olmasını ister. Ancak başarının kollektif bir konu olduğunu unutur. Kendisi gibi tembel, akıllıları, politikacıları yanına toparlayarak, başarmak ister ancak her seferinde başarısız olur. Ancak bir türlü kabul etmediği gibi, bundan da derstte çıkarmaz.
Kendisini ifade edecek başka alanlar arar. Tuhaf, aşırı ilgi çekici konular anlatmaya başlar, davranışlar sergiler, esprileri ile farklı olduğunu hissettirmeye çalışır. Fiziği, yüzü, gözü, saçı, başı, sesi ile ön plana çıkmaya çalışır. Giysisi, araba markası, CV’si ve geçmişi ile övünür.
Övünmek veya başkasını küçümsemek için bir neden her zaman bulur. Ailesi, memleketi, oturduğu yer, okul, ırkı, rengi üzerinden küçümsemek, üstten bakmak ister. Takım ve yenilik için farklılıklar unutulmuş, bir ego ve benlik besleniyor haldedir. En çok ona ulaşmaya çalışırken, o ellerinin ucundan kaymaktadır. Daha da endişelenir.
CEO’cuklar korkuları ile Co’cuklaşır.
Çocuk gibi düşünüp, yenilik yapılacağına, yürütmesi olmayan CO’cuk’luk yapılır.
Zorbalıklar, bozgunluculuk, kötülük, haksızlık, iftira, yalan için mücadele verecek insan nerededir? Dürüst, omurgalı, adaletli, merhametli, sorumlu davranış nerede kalmıştır. Asıl değerli olan şey, etik, ahlaki değerlere bağlı olarak çalışma, çabalamadır.
Güvene dayalı ilişkiler yerine, güce ve görüntüye dayalı ilişkiler yeğlenmiştir.
İş yerine, güç merkezli olunmuştur.
Güç merkezli, makam ve mevki hevesinde olanlar çevresinde toplanmış, şeyh uçmamış ancak mürit uçurmuştur. Hayalcilik içerisinde, kurtlar sofrasında üzüm yenmiştir.
Anlatılmış, uyarılmış, anlatanlar ötekileştirilmiş, Cassandra’nın laneti ile lanetlenmiştir.
Cassandra, artık ötekileştirilen olmuştur.
Durum bu hale dönünce, üstten bakan, hiçbir değer üretmeyen, güvene dayalı ilişkiler kurmayan, kibirli insanlar, konuşmazlar, iletişim kurmaz ve emrivaki işler yaparlar. Muhataplarından sadece itaat beklerler. Onların alt ve üst ilişkisi kurarlar ancak takım olamazlar. İşleri bitince kimse birbirini tanımaz. Onlara itiraz edilmesi veya farklı görüşlerin söylenmesi onları çıldırtır.
Kendilerine hayranlıkları ve egoları öylesine büyüktür ki, kendilerine aykırı görüşlere tahammül edemez, küplere biner, güç gösterisi yapar ve iletişimi baltalarlar.
İnsanları küçümseyen, bencil yaklaşımlar, toplulukları bozduğu için yapmacık söz ve davranışlar ile yalana başvururlar. Sözleri, davranışları ve tutarlılıklalrı ile doğal olamazlar. Sahte tutumun ve yalanların açığa çıkması, onların korkularını tetikler. Korkular, insanı gereksiz tedbir almaya, kendini ispatlama ve insanlara yaranma gibi bir dizi, riyakarlığı getirir. Kibir, riyakarlığa sebep olur. Korkular, kıskançlığı tetikler.
İnsana ve kendine güven ki, bu korkularından sıyrıl. Korkuların ile yüzleş ki, insanlara iyi davranmanın, onları anlamanın, dinlemenin ne demek olduğunu bil.
Korku ve algı yönetimi ile çok uzağa gidemeyeceğini anla.
Dinleyerek, daha iyi bir lider olabilirsiniz.
Yüce Rabb’ine güven. Nereden bilirsin hayatın üstünün altında daha iyi olduğunu diyor Şem’s Tebrizi. Kibir abidesine dönüşmeyin.