Vazgeçme, Bırak

Ferhat Ünlükal
5 min readOct 22, 2022

İnsanlar işlerini değil, yöneticilerini terk ederler.

Stres yaratan iş değil, genellikle yöneticilerin korkuları ve kontrol arzularıdır.

Bu çalışan üzerinde öfkeyi de arttırır ve toksik bir ortamın yaratılmasına da sebep olur.

Hemen hemen her çalışan en az bir kere karşılaşır.

Bu durum büyük istifa dalgasının arkasındaki en büyük nedenlerden birisi.

Kurumsal hiyerarşiler, güç zehirlenmesini, kibiri, egoyu, dinlememeyi beraberinde getirebiliyor.

İstenenlerin bilinmemesi, güce güvenmek, ilişkileri önemsememk, etkin geri bildirim ve dinleme kültürünün olmaması, gerçeklerden kopukluk iyi bir liderin özellikle kaçınması gereken davranışlar.

Lider ve yöneticilik ayrı kavramlar. Liderler ileriye bakıp, kurumu geleceğe taşıyacak stratejileri belirlerken, yönetici içeri bakıp, operasyonları yönetir. Lider, insanın kalbine ve beynine hitap ederken, yönetici yaptığı işe hitap eder.

Liderler, takımların omuzlarında yükselir. Takım olmak, kurumların kaderini belirler.

Takımların refahını arttırmak, karlı ve başarılı firmalar, mutlu insanlar yaratmak, takımları, vizyonları, hedefleri birleştirmekten geçer. Herkesin kazandığı bir ortam yaşar. Biri kazanıp, diğeri kaybediyorsa, o takım takım olmaktan çıkar, çatışmalar başlar. Çatışmalar bazen bilerek, çıkartılır.

Katil fareler ortama salınır ve çatışma ortamı körüklenir.

Kişisel çıkarlar, kötü liderler yaratır. Takımlar, ülkeler fakirleşir, geri kalır, acı çekerler, mutsuz olurlar, dedikodu ve çatışma ortamında, hayatlar anlamsızlaşır.

Liderleri seçmek ve yetiştirmek, onlara yatırım yapmak çok kıymetlidir. Sandviç metodu ile geribildirim verir. Ama bu konu artık çok klişeleşmiştir ve işe yaramaz. Liderlerin kişisel özellikleri yükseltilirken, kurum kültürü öldürülür.

Artık gerçekliğe kulaklar kapatılmıştır. Tespitler bile kulakları tırmalar.

Liderler, 3 seviye empatik ve 4 seviye üretken dinleyerek, insanlar ile bağ kurar ve ilişki geliştirirler.

Bağ kurmak istemeyenler insanların olduğu bir toplulukta takım olmak gerçekten zorlaşır. Liderlerin alçak gönüllü ve otantik olmaları biraz kapının anahtarını açar. Bağ kurmak, çocukluktan gelen bir alışkanlıktır. Güvenli bir bağ ilişkisi kurulamıyorsa, takımda, ticarette olmaz.

Liderlikte ve ticarette güven kavramı önemlidir. Anlam ile bütünleştirmek gerekir. Anlam, onun içerisinde ayakta kalmayı söyler.

Anlamı ve felsefesine inemediğiniz işin, sadece mekanik olarak görüp, teknisyeni olursunuz.

Mühendisliğin, tıbbın, hukukun felsefesini bilmediğinizde, sürekli olarak teknisyen olursunuz. O nedenle öğrenmeyi öğrenmeniz gerekir.

Liderlik olayın anlamını, felsefesini anlamaktan geçer, yöneticiler ise anlam ve felsefeye bakmaz, ödev yaptırır. Ödevin bitip bitmediğine bakarlar ancak felsefesi ile yapılmadığı için, iş sürdürülebilir değildir. İş modeli oluşmamıştır. Müşteriye değer üretmemiştir. Sonrasında ürün yapılmış ama satılamamıştır.

İşte iyi lider ve kötü yönetici arasındaki fark burada karşıya çıkar. Hiyerarşik sistemler, yeni kötü yöneticilerini üretmeye devam ederler.

Size zaman ayıran, kişiliğinize saygı duyan, özünüzdeki ışığı yakalayan kişiler size ilham verip, size liderlik yapmadı mı? Tek tek size insan olarak önem verdiler, farklılıkları anladılar. Sizi insan olarak gördüler.

Çünkü çalışan yoktur, insan vardır.

Güven sizi ve ekibinizi motive eder, işlerini arttırır, verimliliği sağlar. Maliyetleri düşürür ve karlılık artar. Soyut bir kavram, somut sonuçlar oluşturur.

Güvensizlikte, tüm takımları, kültürü, insanı bozar.

Karşınızdaki kişiyi tanımak, nereden geldiğini, nereye gittiğini, hayatının hangi evresinde olduğunu, hayat mücadelesini bilmek, onun ile bağ kurmak, insan olarak değer vermeniz, onun kalbinin kapılarını açar.

Liderler bunun için duygusal emek verir. Felsefesinde de bu emeği vermeye hazır olmak vardır. Eğer bu emeği vermeyi düşünmüyorsanız, lider olmaya, takım oluşturmaya çalışmayın. Başarısız olacaksınız.

Eğer duygusal emek vermeye hazır iseniz, bunun sonucunda doğacak güven duygusu, geri bildirim almayı, vermeyi kolaylaştıracak, performansı arttıracaktır.

Duygusal emek vermeyen yönetici, gerçeklikten kopar ve kendi hayal dünyasını gerçek zanneder. Gerçeklikten kopmuş yöneticiler, çöküşü hazırlarlar.

Kızılderili kabilelerinden birinde yaşlılarından biri torunlarına ders verir. Kızdereli “İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş, iki kurt arasında. Bu kurtlardan birisi; öfkeyi, kıskançlığı, açgözlülüğü, kibri, yalanları, gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor. Diğeri ise; huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliği, dostluğu, anlayışı ve merhameti temsil ediyor.” Peki Hangi kurt kazanacak? Cevap Hangisini beslerseniz o kazanacak.

Sigmund Freud, “Biri beni dövdüğü zaman, ona karşı kendimi kolaylıkla savunabilirim; ancak, biri beni övdüğü zaman, ona karşı tamamen savunmasızım.” diyor. Boş övgülere de kanmayın.

Ben demek yerine, dinleyin, anlamaya çalışın ve öğrenin.

Emek harcayan bir ekip, kurumdan ayrılma aşamasına geldiyse, o zaman liderlere bakın.

Develerin çölde çok sevdiği bir diken vardır. Deve, dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı, dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi tadına doyamaz. Ortadoğu’nun adeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini ödürdüğünü anlamaz. Kendi tadının kanından sarhoş olur.

Jim Rohn, “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” der. Farklılıklar, kapsayıcılık ve çeşitlilik seni zenginleştirir.

Konfor alanından çık ve girişimciliğe yelken aç.

Kontrol duygusu, sizi ve takımınızı öldürür. Onlara otonomi verin.

Kurumlara gönülden bağlıları, figüranlar ile değiştirirseniz ve başrol oyuncusu yaparsanız, idealistleri kaybedersiniz. İdealistler adil davranılmadığını hissederse, fedakarlık bir yere kadar devam eder.

Sonrasında bir ordunuz bile olsa, işinizi sürdüremezsiniz. Tutkulu, girişimciler, organizasyonlarınızın motorudur.

Ünvan dağıtmaktan vazgeçin. Gerçek işi yapanlar işten soğurlar. Tüketirsiniz.

Uzman oldığu bilinen kişiler müdür olarak işe alındığında da, insan yönetiminde başarısız, EQ’su düşük yöneticiler, liderler insanları yönetmede daha da başarısız hale dönüşüyor.

Şirketler artık para veremeyince, yüksek ünvanlar ile işe alım yapmaya başlıyor. Direktörlerin, kıdemli çalışan haline geldiği bir dünyada değer yaratmayı konuşuyoruz.

Adaletsizlik yıpratıcı ise, ruhun tükendiyse, sessiz istifa gelir.

Vazgeçmek yaşamı sınırlarken, bırakmak sınırları aşar. Çünkü vazgeçebilmenin sırlarını öğrenmiş bir insanı bu dünyadaki hiçbir şey yeniden başlamaktan alıkoyamaz!

Vazgeçme, Bırak!

--

--