Vizyon

Ferhat Ünlükal
5 min readApr 8, 2022

Vizyon, sözlükte olayları görme organının olmadan zihinsel görme veya algılama fenomenine ve bu fenomendeki imajlar bütününe verilen addır.

Derini görme ise, anlama, maruz kalma, acı çekme, analiz etme ve üretmeden geçiyor. Üretme konusundaki yazımı da okumanızı tavsiye ederim.

Bunu yaparken daha fazla tecrübe etmeniz ve egonuzu yenerek hata yapmanız, hatalarınızdan öğrenmeniz, tecrübe anlama içerisinde elekten geçirmeniz gerekir. Benim de eleğim analizlerim medium yazıları olduğunu aktardığım yazım aşağıdadır.

Yoldan geçerken ve elerken bulduklarımı, bir yol çıkıp, onun içerisinde sabır ile yürümeyi, yine anlamak yazımn içerisinde detaylandırmaya çalıştım.

İşte bu biraz tecrübe etmek, biraz maruz kalmak, biraz çaresiz kalmak, çokça hata etmek, hatalarından öğrenmek, hayatında öğrendiğin bilgileri öğütmek, elekten geçirmek, sonrasında Steve Jobs’ında söylediği gibi noktaları birleştirerek, vizyon oluşturmaktan geçiyor.

Sonuç ve süreç olarak bakıldığında, sonuçtan bakanlar, vizyonu beğenirler ancak süreçten geçmedikleri için, ihtiyar edilmediği, tecrübesi olmadığı o acıyı çekmeden anlamaya çalıştığı için, onun bir hayat niyetine değil, bir tatlı niyetine yemeye çalışır. O nedenle vizyon bir anlamda bilmeyenlere anlatıldığında da tehlikelidir. Burada da vizyon tatlı gelir, aklını sevenler içinde baş döndürücü olur. İşte onun içerine kapılır ama yanmadan o kapıdan geçilmesi mümkün değildir. Derviş misalidir. O kapının önündesindir ancak o kapıyı geçemezsin. Çünkü bu kapıya o hayatı yaşayıp, acısını çekmeden gelmediğinde, yanmadıkça geçemezsin. O yanmayı kabul etmeyen politikacılar, aklını sevenler kapının önüne gelip, oradan geçeceğini düşünür ve her seferinde de yanılır. Çünkü orası vicdan ile tutku ile yolu yürüyüp, egonu bir kenara attığın anda açılabilecek bir kapıdır. Politikacılar, neden bu kapı açılmıyor, neden ben buraya giremiyorum der. Kırk haremilerin kapısı gibidir. Açıl susam açıl derler ama bir türlü açılmaz.

Vizyon oluşturmak o noktaları zihinsel olarak görebilmek için çok derininde, ihtiyar ederek, tecrübe ederek çalışmayı gerektirir. Ancak yapabilmek egonu ve rütbelerini bir kenara bırakarak dinlemeyi anlamayı, o baş döndürücü ışıltılı şeyi yani vizyonu benimsetmeyi, sonrasında o vizyon için egonu bir kenara bırakıp, vicdanın ile adalet ve dürüstlük ile ekiplere hizmetkar liderlik yapmayı gerektirir.

İşte dünyayı değiştiren bu vizyonlar, o işleri tecrübe etmiş ve egosunu bir kenara bırakmış insanlar tarafından hayata geçirilirler. HP, Google, Facebook ilk sayabildiğim örnekleri. Hamdım, yandım ve piştim diyor Hz. Mevlana.

İnsanlara rütbe ile motive eden hiyerarşik sistemler, yanmayı değil, politikaları ile yakmayı öğretirler. Onun içerisinde yanan, tecrübe eden ve anlayan varsa, artık onlar farklı bir yol çizerler.

Vizyon tarzındaki algılamalara daha çok medyumlarda, mistiklerde, peygamberlerde ve psişik bakımdan “hassas” kabul edilen kişilerde rastlanıyor.

Psikiyatristlerin bu tür fenomenleri ayrım yapmaksızın “halüsinasyon” adı altında değerlendirirler. Biraz hafif deli oldukları düşünülür.

Parapsikologlar, halüsinasyonların varlığını yadsımamakla birlikte, bu tür fenomenlerin tümünün halüsinasyonlardan ibaret olmadıklarını, deney ve araştırmalarının gerçek vizyonların değerli bilgiler içerebilen paranormal fenomenler olduğunu ortaya koymuş bulunduğunu ileri sürer ve gerçek vizyonların halüsinasyonlardan ayırt edilmesi gerektiğini düşünürler.

Parapsikolojide vizyon ile aparisyon arasında farkı şöyle açıklanır.

Aparisyonların görme organının yardımıyla görülebilen nesnel oluşumlar olmalarına karşın, vizyonlar iç alemden gelen tesirlerin kişinin şuurundaki imajlara bürünerek algı alanında görüntü oluşturmasının söz konusu olduğu sübjektif (öznel) olgulardır.

Metapsişikçilere göre, semavi addedilen ruhsal irtibatlarla alınan, içeriğinde bir mesaj, bir bilgi taşıyan vizyonlar genellikle sembollere bürünmüş bir halde olurlar. O mesajları analoji yaparak anlatmak, insanların daha iyi algılamalarını sağlar. Çünkü vizyonun benimsetilmesi, algılanması, o zihin dünyasından geçmeyenler için çok zordur. Son zamanlarda çevik yönetimlerde burası hikaye anlatıcıları (story teller) olarak geçiyor.

İşte hikayeden hikaye anlatıcılarını anlamak, somut, akıllı, politik insanlar için bir o kadar zordur.

Bu hayal edilen vizyona ulaşmak için, bir tutku ve girişimcilik olması gerekir ki, bu konuda aşağıdaki yazımda ele almıştım. Tutku, ölçüyü, haddini aşan, güçlü istek durumundaki eğilim olarak geçiyor. Ruhbilimde istenç ve yargıları aşan güçlü bir coşku olarak. Bu tutkunun ve girişimciliğin olması için de sizi küçüklükte bir kişinin ısırması gerekiyor. O işsel motivasyon ancak bir arıza hali ile alakalıdır. Steve Jobs’un söylediği gibi, bu vizyona ancak çapulcular ile gidebilirsiniz.

Bir yanınız eksik olması ve o eksiklikleri tamamlamak için aşk ile yolu yürümedir. Simurg kuşlarının hikayesi gibidir. Kendi kendine yolculuk eden kuşlar. Bu konuyu aşağıdaki yazımda ele almıştım.

O ulaşılan aşk felsefesi olarak Allah aşkıdır. İşte o açıl susam açıl dediğinde açılması beklenen şey de, Simurg vadisinden geçen ve kendi yolculuğunu yapan insanın dervişin hikayesidir. Kapıdan geçtiğini görür, nasıl geçti dersin, bakarsın bende yapacağım dersin ama derinine inmeden, ihtiyar etmeden, tecrübe etmeden o kapıdan geçemezsin. O nedenle hata yapmayı, hatalarından öğrenmeyi, egonu törpülemeyi bu Dünya’da öğreneceksin ey oğul.

Dinlemeyi, sabretmeyi öğrenecek, iç sesini egonu susturmayı öğreneceksin ki,insanları duyabilesin ve kollektif bilince erişebilesin. Onlar ile takım olabilesin. Aynı duyguyu paylaşılabilesin. Karınca topluluklarının, vizyona inanmışların filleri yiyebileceğine değişim rüzgarı estirebileceğine inanacaksın. Ant Financial hayali kurmak için onun anlamındaki karıncanın felsefesi ile yanacaksın. Jack Ma onu hayatında deneyimlemiş ey oğul.

Gelip, egosu ile rütbe hırsları ile o yolu yürümemiş. Sen ne düşünürsen o olursun oğul. Neyin peşinden koşarsan o olursun.

Bugün vizyonu gördüğünde gözlerin ışıl ışıl olur. Anlat dediğinde anlatamazsın yap dediğinde de öylece kalırsın. Çünkü yol yürüdüğünde, kalpten isteyenlere, onun için ihtiyar edenler açılır oğul. O nedenle kalbini temizlemeden, egonu söndürmeden gelme bu yoldan geçemezsin oğul. Ne kadar çok rütben olursa olsun geçemezsin. Aklını seversin, geçeceğini düşünürsün, yine politika yapar, ezersin ancak yine geçemezsin ey oğul. Önce teslimiyet, hatalarını kabul etmek ile başlıyor yolculuk. Yaz bakalım, ihtiraf et bakalım dünya aleme. Kaç kez daha aklını sevip, aşağılayıp, tekrar geri döneceksin.

Sonrasında gel konuşalım. Hep birlikte takım olabiliyor muyuz? O vizyona koşabilir miyiz? Gönülleri titretebilir miyiz? Takımlarımızı kurup, onlara hizmetkar liderlik yapabilir miyiz? Hiyerarşik rütbesel olarak çalışan beyinlere, sevgiyi, arkadaşlığı, eşitliği, dürüstlüğü adaleti verebilir miyiz diye birlikte düşünelim.

İşte ey sevgili dostum, güzel insan, hayatta bir vizyon sahibi ve bu vizyona ulaşmak kolay değil. Önündeki ilk engel sensin. Sen kendine yolculuk ettikçe, o yolu keşfettikçe, o yolu yürüdükçe, o yolda yandıkça, o yolda hatalar yaptıkça, onlardan öğrendikçe, o kapının önüne gelecek ve açıl susam açıl diyeceksin. O da sana daha yolun var ey oğul diyecek. Sabret. Asr suresindeki gibi Yüce rabbin sana ziyandasın, ancak iman edersen, iyi işler yaparsan, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edersen o kapıdan geçeceğini söylüyor.

Christen Christensen’ın iyi para kötü para kavramında olduğu gibi, iyiyi seç. Çünkü kötü para paradır ama sabırsızdır ve seni yol eder.

O açılan kapı hayatın içerisinde vizyon ile yürütüğün yol. Mutluluğun ise, kendi İkigai’ne erişmen.

Hayat sonunda o açılan yolda sırattır. Ne ekersen onu biçersin ey oğul.

Oradan geçebilmek için, bugün yaptıklarına bak ve neyi düşünüyorsan, o sensin.

Söylediğin her söz, zihinde yarattığın her düşünce senin geleceğindir. Kendiniz ve tüm inançlarınız sizin gerçeğinizdir. Bilinçaltınız inanmayı seçtiklerinizi kabul edecek ve inançlara uygun olaylar karşınıza çıkacaktır. Ne ektiysen onu biçeceksin.

Sen yola çık o sana görünür diyor Mevlana. Biraz Sabret Senin Olan Sana Gelecektir. Senden bugün aldıklarını düşündüklerin, sana geliyor olacaktır. Endişelenme.

Son olarak Gandhi’nin dediği gibi, Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür, Düşüncelerinize dikkat edin, duygulara dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.

Dünyayı daha güzel bir yer yapacak vizyona, egomuzu, rütbelerimizi bir kenara koyıp yürümek dileğiyle.

--

--

Ferhat Ünlükal

Fintek sektöründe deneyime sahip bir liderdir. İş dünyasında girişimcilik ve değer yaratma üzerine, bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır​.