Yolculuk
İnsanoğlu bir kapıdan giriyor ve diğerinden çıkıyor. Bu aradaki yolculuk, hayat yolculuğu.
Hayatın başlangıcında anne, babamızı, ülkemizi, zamanı bilinçli olarak seçemiyoruz. Milyarlarca olasılık içerisinden bir tanesi olarak dünyaya geliyoruz ve yine milyarlarca parametrelik bir denklemin parçası olarak, zaman, mekan değişiyor ve kaderimiz değişiyor. Bu hayat yolculuğunda da zamanın ve mekanın şahitleri oluyoruz.
Akış haline düşüyoruz. Çok hızlı akan bir nehirde sürükleniyor veya sörf yapıyoruz. Bakış açılarımız ile mutlu ya da mutsuz oluyoruz. Kontrol etmeye meraklı isek, kontrol edemediğimizde mutsuz, eğlenmeyi seven birisi isek, aynı macerada mutlu oluyoruz.
İşte insanoğlu, bilinç seviyesinde kendi seçmediği, bir yolculukta birçok şey ile karşılaşıyor. Öncelikle karşılaştıklarını kucaklamak ve kabul etmek, insana olayların içerisine girmesini sağlıyor. Ruhsal alemde ise, bunları kendi enerjimize göre seçiyoruz.
Ancak çoğu zamanda kabullenememek ve inkar sınırında yaşar insan. Onu kabullendiğinde, yolculuğun başlıyor.
Kabullendiğinde, kutunun içerisini açıyorsun ve açtıklarında her zaman sevimli şeyler çıkmıyor oyuncak kutusundan. O kutunun içerisini ruhunu eğitmek için birçok farklı oyuncak ile doldurmuşlar. Sende onlarla oynamaya başlıyorsun.
Karşılaştıkların ağır gelebiliyor ve depresyona giriyorsun. Olayları, konuları, dünyanın problemlerini çözmeye çalışıyorsun. Milyarlarca parametrelik denklemin bir çözümleyicisi olarak. Ancak o denklem o kadar karmaşık ki, dünyanın farklı uçlarında birçok insan birçok farklı parametreyi çözüyor. Onları soyutlayıp, ürün ve değer haline dönüştürdüklerinde insanlığın bir problemini çözüyor. Teknoloji oluyor, kah insanların hayatlarını kolaylaştırıyor. Kah insanları ortadan kaldıracak silahlar oluyor.
İşte iyi ruhta, kötü ruhta kendine verilen görevi yapıyor. Çünkü o milyarlarca bilinmeyi olan denklemin, bileni var ve o bilen de hem iyisi hem de kötüsünü yaratıyor. Zamana ve mekanna göre bu değişebiliyor. Hepimizin karanlık yüzleri var ve her an sınavımız olabilir. Etiketlediğimiz zaman, o karanlık yüze yolculuğumuz kolaylaşıyor. İşaret ettiğimiz şeye kendimiz düşüyoruz. Büyük konuşuyor ve o konuştuklarımız ile de sınanıyoruz.
Bu dünyaya ruhumuzu eğitmeye geldik. İnsanlığa değer katmaya, dünyayı deneyimlemeye, tekamül sürecinde kamil insan olmaya geldik.
Takılıp kaldıklarımız, zamanımızı verdiklerimiz, bizim oyuncaklarımız. Deneyimleme yolculuğumuzda, kendimize bir referans aldığımızda onu iyi veya kötü olarak etiketliyoruz. Ancak o dünyanın size verdikleri ve sizin bunu kabul edip etmediğiniz ile alakalı.
Kabul edip, iyisi ve kötüsü ile yaşamak, onun içerisinde derinleşmek, zaman zaman ufukta zaman zaman acıların içerisinde yaşamak, ancak bunların içerisinden çıkıp, yeni süreç başlatabilmek bizim cesaretimiz ve bilgeliğimiz ile alakalı.
İnsanın üzülmesi, depresyona girmesi iki şeyin habercisidir. Ya buradan deli ya da dahi olarak çıkabileceğinizin. İkisinin arasında bu kadar ince çizgi vardır.
Delirirseniz, sorgunuz, sualiniz biter. Hayat insana kaldıramayacağı yükü vermiştir. Yüce rabbim, kimseye kaldıramayacağı bir yük vermiyor. O sınav sizin kapasitenize göre değişiyor. Allah hepimiz hakkında hayırlısını versin.
Dahi olarak dışıyorsanız, sınavınız egonuz olur. Hak yolculuğuna çıkar, oradan yine halka inebilirseniz, işte güzellikleri halka indirirseniz.
Hepimiz birbirimiz için birşeyler yapıyoruz. Hakkın yolunda, kollektif bilinçlerimiz ile halka indirerek.