Önyargı

Ferhat Ünlükal
3 min readMar 10, 2022

--

Önyargı sözlük anlamı ile bir kimseyle ya. da şey ile ilgili olarak, belirli bir olaya, duruma ya da görmeye dayanan, önceden edinilmiş olumlu ya da olumsuz yargı ve kanı.

Bireyde öteki bireylere, toplumsal kümelere karşı sevgi ya da düşmanlık duygusu uyanmasına yol açan, koşullanmış bir duygusal tutumu yansıtan sığ inanç.

Her insanın bir önyargısı vardır ve ön yargılarını görebilmek, fark edebilmek ve bu farkındalığı üzerinden düzeltebilmeye çalışmak kıymetlidir.

Ancak insan bazen çıkarlarından, bazen de önyargılarından dolayı, konuları istediği gibi görmek, istediği şeyleri duymak ister.

Bu bir duygu durumudur ve önyargılardan kurtulmak gerçekten de zordur. Olayların bizim düşündüğümüz gibi gitmesini, bizim istediğimiz insanların bunu gerçekleştirebileceğini düşünebilir. Onların bu konuda daha başarılı olması için destek veririz. Ancak bir bakarsınız ki, sizin ile aynı görüşte olmayan, istemediğiniz insan o işi tamamlamış.

Dünya’nın en büyük problemlerinden ayrımcılığın temel sebebidir önyargılarımız. Bu nedenle korkunç hayat seçimleri yapıyoruz.

Bir ürün ve hizmeti alırken, daha fazla özellikli ve daha fazlasını almaya çalışırız. İnsanlar duygu olarak daha fazlasını almaya çalışırlar. Uyanık pazarlamacılarda özellik setinin arttırarak, kar marjlarını arttıracak şekilde ürünleri fiyatlarlar. Daha fazlasını alma eğilimi ve onun daha iyi olacağını düşünmek her noktada geçerlidir. Ancak gerçek hayat öyle işlemez. Daha fazlasını değer verirsiniz ve onu alırsınız, o da uyanık pazarlamacı olarak fiyatını arttırır. Ancak uyanık pazarlama davranışı ile uzun süreli sürdürülebilir bir yapı kuramayabilirsiniz. Verdiğinizi bir süre unutur ve o özellikleri değil, size yarayan özelliklerini kullanmaya kalkarsınız ve konu sizin tarafınızdan anlamsızlaştırılır.

Mantıklı içgüdü, isteklere tam olarak uyanları almak ve kullanmaktır.

Eğer karşılaştırılabilecek bir şey varsa, sürekli karşılaştırır ve sürekli tatminsizlik duygusu yaşarsınız. Ancak karşılaştırmadığınızda ve işinizi çözüyorsa, daha fazlasına gerek yoktur.

Karşılaştırma modunda, en küçük farklılıklara aşırı duyarlı olursunuz. Ancak evde tek başınıza bir alternatif yok ise, tekilliği ile görkem kazanır.

Bunu şöyle bir deneme ile anlatmaya çalışalım. ilk seçeneğiniz, hayatınızda kişisel başarıyı deneyimlediğiniz bir zamanı düşünüyorsanız 1 çikolata, başarısızlık yaşadığınız zamanı düşünürseniz 3 çikolata ile ödüllendirileceksiniz.

Araştırmalarda, insanların 3'te ikisi, daha fazla çikolatayı tercih ediyor. Genel önyargımız daha fazlası daha iyidir. Ama her zaman için doğru değil.

Psikologlar, seçenekleri değerlendirmede iki farklı modda olduğumuza inanıyorlar. İki nesne arasında karşılaştırma yaparak, karar veriyorsak, karşılaştırma modumuz çalışır. Kararlar hayata geçtiğinde ise, deneyim modundayızdır. Deneyim modunda elinizde başka seçenek yoktur.

Karşılaştırma modunda, niteliksel farklılıklar arasında karar veririz.

İnsanlar, sayıları içeren niceliksel farklılıkların mutluluğu nasıl etkilediği konusunda çok ta iyi değiller. 3 kat fazla çikolatanızın olması, 500 metrekarelik bir ev sizi 100 metrekarelik bir evden daha fazla mutlu eder diye düşüyorsunuz. Yılda 500 Bin T kazanmak yerine, 1 Milyon TL kazanmanın sizi daha mutlu edeceğini düşünebilirsiniz.

Genellikle niceliksel farklılıklara odaklanırız ve mutluluğumuzu maksimize etmeyecek bir seçenek seçeriz.

Karşılaştırma modunda, bulmuş olduğumuz önemsiz farklılıklar, oraya daha fazla odaklanmamızı sağlıyor. Bu nedenle iki seçeneği yan yana karşılaştırmayın.

Bunun yerine her seçimi, ayrı ayrı ve kendi değerlerine göre değerlendirin. Bir tanesinden birini seçmek zorunda değilsiniz. Onun da güzellikleri var. Seçim yapmak kapitalist sistemin getirdiği bir yanılsama.

Bir ev satın alırken, birbiri ile karşılaştırmayın. Bütünsel olarak değerlendirin. Evin büyüklüğünden, ulaşım yollarına, arkadaşlarınıza yakınlığına göre bir değerlendirme yapmak gerekir. En iyi bütünsel deneyimi sağlayan evi seçin.

Akıllı pazarlamacılar, ihtiyacınız olmayan ve sizi daha fazla mutlu etmeyecek şeyler için daha fazla para ödemeniz için ayrım önyargısını kullanırlar.

Bu nedenle sizin için neyin önemli olduğunuzu yazın ve bu tuzağa düşmeyin. Neden bunu tercih ettiğinizi bilin. Kullanmayacağınız özellikler için ayrıca para vermeyin.

İnsan 90 günlük süre içerisinde temel mutluluk seviyesine dönerler. Ayrım önyargılarımızın kurbanı oluruz. Bu eğilime hedonik uyum denir. Sonsuz kadar mutlu yaşayacağımızı düşünmemize rağmen, daha yüksek gelir veya daha büyük ev bizi uzun süre mutlu etmez.

Mutluluğunuz, geliriniz, evinizin büyüklüğü değildir.

Arkadaşlarınız ile kaliteli zaman geçirmek, yolculuğa çıkmak, alışılacak bir konu olmadığı için, bu deneyimleri hayatınıza katmak, mutluluğunuzu arttıracaktır.

İnsanoğlu evrimleşirken, en olgun meyveyi toparlamak, sürüden doğru hayvanı seçmek bizim için iyiydi. Bugün, hayatta kalmayı sağlayan kısayol başımıza bela olmuş durumda.

Bizi uzun vadede neyin daha mutlu edeceğiniz optimize etmek yerine, önemsiz niteliklerle ilgili farkı tespit etme ile uğraşıyoruz.

Akıllı pazarlamacılar bu önyargıyı kullanarak, bize daha fazla şeyi satmaya çalışacaklardır. Sonuç olarak hileyi kendi beynimiz yapıyor ve kendi kendimizi kandırıyoruz. Ayrımcılık önyargısı gibi bilişsel tuhaflıklarımızı fark ederek, kendi beynimizi alt edebiliriz.

--

--

Ferhat Ünlükal
Ferhat Ünlükal

Written by Ferhat Ünlükal

Fintek sektöründe deneyime sahip bir liderdir. İş dünyasında girişimcilik ve değer yaratma üzerine, bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktadır​.

No responses yet