Atomik Alışkanlıklar ve Kültür yaratma

Ferhat Ünlükal
6 min readJan 22, 2023

Küçük alışkanlıklarınız, hayatınızı müthiş şekilde etkiler ve değiştirir. İnsan kendi kendini iyileştirebilir, kendisinin şifacısı olabilir. Beyninizde oluşturacağınız yeni rutinler ve farkındalıklar sizi farklı bir insana dönüştürür.

Not almak, okumak, yazmak, paylaşmak, kendini fark etmek yolculuğunda sizi farklı bir noktaya getirir.

Evren bir enerjiden oluşuyor ve birbirimizi enerjimiz ile etkiliyoruz. Kollektif bir bilincin parçasıyız ve müthiş bir enerji kaynağından besleniyoruz. Yaratıcılık sizin değil, o enerjiye bağlandığınızda, tanrısal olarak size akan bir enerji haline dönüşüyor. Yaratıcılık ve inovasyon denildiğinde, o kollektif enerjiye bağlanmak zorundasınız.

Bunları rutin, düzenli olarak uyguluyor ve artık alışkanlıklarınız omurilik soğanına kadar inmişse, o zaman atomik alışkanlık elde etmişsiniz demektir.

Her insanın kendi içerisinde, bir yaratımsal süreci vardır ve yaratıcılığı çıkartmak için, insanın kendisini farketmesi ve derinine inmesi gerekir.

Bilgelik ne kadar deneyim sahibi olduğunuz ile belirlenmez, o deneyimler ve yaşananlar üzerine ne kadar düşündüğünüz ve derinleştirğiniz, bilgeliği belirler.

Alışkanlık elde etmek isterseniz, onları görünür, cazip, kolay ve tatmin edici kılmanız gerekir.

Yapmış olduğunuz aksiyonların arkasında, asıl kök nedenler vardır. Bu nedenle bir şeyin derinine inmek isterseniz 5 Niçin sorusunu sorun ve eylemlerinizden asıl isteklerinize erişin. İstekleri oluşturan duygularımızdır. Kendi iç farkındalığımıza bakarsak, bunun neden olduğunu daha iyi analiz eder ve çözümleriz.

İnsanları da bu şekilde analiz edebilirsiniz. İnsanın bir dürtüsü ve duygusu. vardır. Bu onların hareketlerini ve eylemlerini neden yaptıklarını açıklar. Eğer davranışları atomlara bölerseniz, içerisindeki temel bileşenleri görüp, fizik veya kimya denklemi gibi, bir sonraki aşamayı da kolayca tahmin edebilirsiniz. Redoks denkleminde olduğu gibi, eşitliğin girdi kısmını değiştirmedikten sonra, çıktı kısmını da değiştiremezsiniz. O nedenle isteklerinize ve duygularınıza dikkat edin.

Mahatma Gandi “Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür” diyor.

Alışkanlıklarınız, tepkileri oluşması, bizim motivasyonumzu ile alakalıdır. Becerimizle de paralel giden bir durumdur. Kedi ulaşamadığı ciğere mındar dermiş.

Ödülü farketmek, işarettir. Arzu duymak istektir. Ödülü ele geçirmek ise tepkidir.

Ödül, tatmin ettiğinde, ona göre, değerler değişir. İnsanın şeker yeme, sigara içme gibi bir alışkanlığıdır. Onun kötü olduğunu bilir ama yapmaktan da vazgeçemez. Zaman zaman farkına varır, zaman zaman farkına varsa da, onu karakter özelliği olarak üstüne alarak, kendini ikna eder. Fırsatçı olmayı, başarılı olmak ile eş tutar. Riyakarlığı, pragmatizm olarak görür. Görmek istediği tablodur. Sonuçlara göre bunları kendi kafasında düzeltir ve yeniden kendinin kahraman olacağı bir hikayeyi yazmaya çalışır.

Alışkanlıklar edinmek için işaret olarak onları görünür kılın, istek olarak onları cazip kılın. What is in it for me hikayesinin altını doldurun.

Onları kolaylaştırın ve onlara daha hızlı tepki versinler. Bugünün UX/UI tasarımları gibi. Sonunda onları tatmin edici kılın ve ödüllendirin. Yeni dünyada buna oyunlaştırma ve ödül kazanma deniyor.

İyi alışkanlık yaratmak için, öncelikle kötü alışkanlıklarınızdan memnun olmamanız ve dönüştürme ihtiyacı hissetmeniz gerekir. Eğer kötü alışkanlıklarını, karakter haline dönüştürdüyseniz, değişmek için de sebebiniz olmayacaktır. Katil fareler ödüllendiriliyorsa, her zaman katil fareler üremeye devam edecektir.

Öncelikle hayatınızdaki iş akışlarına, sistemlerimize bakın. Doğasının nasıl gittini keşfedin. Kendinizin farkına varın.

Alışkanlıkları bir lego gibi birbirinin arkasına kenetleyebilirsiniz ve bunları tek tek inşa edip, yeni ritüeller oluşturabilirsiniz.

Bu ritüeller belli bir iklim, kültür ve ortamda size anlamlı işler sağlayabilir. yaratığınız ortam, o alışkanlıklarınızı destekler durumdaysa, bunları büyütmeniz çok daha kolay olur. Şirketlerde, davranış ve alışkanlıkların, kültürün bir parçası olması gibi. Startupların birlikte kahvaltı etmeleri, onların kendileri arasındaki iletişimi kuvvetlendirirken, psikolojik güven ortamını oluşturmalarını sağlar.

Ortamı doğru tanımlar ve insanlar o rutine girebilirlerse, o zaman kültürün mimarisini de oluşturmuş olursunuz.

Dünyanın tüketicisi olmaktan, tasarımcısı olmaya geçişteki adımlardan biridir.

Suyun donma noktası veya kaynama noktası olduğu gibi, değişim belli bir eşit değere geldiğinde otomatikman olur. Kültür, iklime bağlı olarak değişir. Değişimin kiliti açılır.

Bu bir birikimli bir süreçtir. İklim ve kültür için sabırlı olmalı ve bunun için belli bir yönde hareket ettiğinizden emin olmalısınız.

Bu süreç içerisinde pek çok hayal kırılığı ile de karşılaşacaksınız. Sabırlı olun ve ihtiyar edin. Umutlarınızı yitirebilirsiniz.

Ancak çözülme anında, mutlaka bu değişime hazırlıklı olmanız gerekir. Louis Pasteur “Şans, yalnızca hazır olan zihinlere güler” diyor. Fırsatlar sadece hazırlıklı beyinlere gelir. Onları kazanmak için, zorlu yollardan geçecek, inancınızı kaybetmeyecek, etik ve ahlaki değerlerinizden hiçbir noktada taviz vermeyecek ve omurgalı olmanız gerekecektir.

Hayatın içerisindeki anlamı bulmak ve farkındalığı arttırma zamanıdır.

Anlamsız istilalar, sizi anlamlı bir geleceğe götürmez.

Hedefleriniz olması normal ancak o süreçte keyif veren şey yolculuktur. İnsan hayatında olduğu gibi. Hedefler ulaşılmak için konur ancak keyif anın içerisinde olduğunuzda gerçekleşir.

Bir müzisyen yeni bir parça öğrenirken, onun üzerinde ne kadar çok pratik yaptığı ve aldığı geribildirimler onun yolculuğudur.

Bir girişimcinin hedefi bir unicorn yaratmak olsa da, ürün fikirleri test etmek ve projeleri yürütmek onun yolculuğudur.

Hedefe anlık olarak ulaşabilirsiniz belki o anda mutlu olabilirsiniz. Oysa, o hedefe giderken, yapmış olduklarınız sizin yolculuğunuzu belirler.

Araçlar ve amaçlar zaman zaman yolculuğu unutturur. Yolculukta, meraklı olmak, akıllı olmaktan daha iyidir. Aynı hedef için her gün mücadele etmek, bir yolculuktur ve onu sürekli ve düzenli şekilde yaptığınızda hedefinize ulaşacaksınız. Akıllı olduğunuzu öncüllediğinizde, sadece bir nitelikten bahsediyorsunuz ve sürekli onun olması için kendi kendinizi kandıracak, egonuza yenik düşecek ve güç zehirlenmesi yaşayacaksınız.

Egolarınız sonunuzu hazırlayacak. Çünkü gidecek bir yolculuğunuz yok. Ne hedef olarak dışa, ne de kendinizi bulmak için içinize yolculuk yapabiliyorsunuz.

Sadece, kendi egonuzu büyütmek için narsistçe anda kalmaya ve kendinizi haklı çıkartmaya, haklı olduğunuzu kanıtlamak istiyorsunuz. Bunu yapamayınca da güç kullanıyor ve güçten zehirleniyorsunuz.

Zihniyetiniz, alışkanlıklarını bir varış noktası değil, kollektif bilince çıkan giriş noktasıdır. Cüzi iradeniz ile külli iradeye hükmedemeyeceğinizi öğreneceğiniz yoldur.

Sürekli planlamanın konuyu çözmeyeceğini, bunun için takıntılı şekilde planlamayı ön plana koymaman gerektiğini anlayacağın bir durumdur. Eksik veya hatalı olsan bile, planla ve harekete geç. Harekete geçilmemiş plan, hiç bir zaman gerçekleşmeyecek hedef demektir.

Planlamanın değil, pratik yapmak en etkili öğrenme yoludur. Onun için emek harcadığını, çabaladığını gör. Mevlana’nın söylediği gibi, “Sen yola çık, yol sana görünür”.

Kavanoz çocukları, risklerden ari olmak için, hareket etmekten kaçınır.

Hatalarını bir kez yapmak normaldir. Hata yapılması gerekir. Ancak sürekli aynı hataları yapmak alışkanlıktır. Aynı hataları iki kez yapıyorsanız, bu hata değil, tercihtir.

Alışkanlıklar yeni kimlik yaratma sürecidir. Farkında olmayı, değişmeyi istemeyi ve inanç sistemlerini değiştirmeyi gerektirir.

Sonuç elde ettiklerimiz, süreç yaptıklarımız, kimlik ise inançlarımızdır. Özünde yoksa, kalıcı olması da mümkün olmaz.

Kitap okumak hedef değil, okuyan kişiye dönüşmektir. Enstüman çalmayı öğrenmek hedef değil, müzisyene dönüşmektir.

Sıkılıyorsan ve geriliyorsan, o zaman hayat seni daha ileri atmak için hazırlanıyordur. Duygularını bastırmaya çalışma.

Size konfor alanında bir hayat değil, öğrenmek, kan, ter ve gözyaşı vaad ediyor.

Konfor alanı sizi çürütür. Öğrenmek konfor alanının dışında gerçekleşir.

Zihin, üretemediğiniz, ne yapacağınızı bilemediğinizde, daha hızlı çalışıyor. Bu şekilde alternatif üretmeye çalışıyorsunuz.

Sabah erken kalkın ve sabah rutinleri oluşturun. Kitabınızı alın ve okuyun.

Enstrümanınızı alın ve yeni bir parçaya başlayın.

Alışkanlıklar, kültürünüzün temelini oluşturur.

--

--